| Sadece, vay be, yeni bebeği olan biri olarak bu kadar güzel göründüğüne kimse inanmayacak, annesi. | Open Subtitles | إنها تعني، إنه لا أحد سيصدق بأنه لديك طفل و أنتِ بهذه الروعـة أيتها الأم |
| Buna kimse inanmayacak. | Open Subtitles | لا أحد سيصدق هذا |
| Buna kimse inanmayacak. | Open Subtitles | لا أحد سيصدق هذا |
| Size kimse inanmayacak. | Open Subtitles | لن يصدقك أحد |
| Muhtemelen bana inanmayacak, belki hiç kimse inanmayacak. | Open Subtitles | من المحتمل انه لن يصدقني وربما لن يصدقني احد |
| Bu gerçekten de çılgıncaydı. Bize kimse inanmayacak. | Open Subtitles | يا رجل، لقد كان هذا جنوناً لن يصدق أحد هذا |
| Belgard'ın işe karıştığına kimse inanmayacak. | Open Subtitles | لا أحد سيصدق بأنَّ "بلغارد" متورط. |
| Hiç kimse inanmayacak! | Open Subtitles | لن يصدقك أحد! |
| Fakat başka kimse inanmayacak. | Open Subtitles | لكن لن يصدقني احد |
| Onu bıraktığımız durumda ona hiç kimse inanmayacak. | Open Subtitles | الحالة التي سنتركه بها لن يصدق أحد كلمةً مما يقول |
| Niki Lauda'nın arabamı kullandığına kimse inanmayacak. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} لن يصدق أحد أنّ (نيكي لاودا) يقود سيّارتنا. |
| Bunu bizim yaptığımıza kimse inanmayacak ki. | Open Subtitles | "(ثانوية (بيتريس" - لن يصدق أحد أنا فعلنا هذا - |