| kimsenin okumadığı kurgular yazıyor, ama biyografide çok iyiymiş. | Open Subtitles | ،يكتُب روايات لا يقرأها أحد لكنّه كاتب سير لا يضاهى |
| Vardı. Kütüphanenin köşesinde, hiç kimsenin okumadığı kitapların olduğu yerde. | Open Subtitles | في زاوية من المكتبة حيث يحتفظون بالكتب المغبرة التي لا يقرأها أحد... |
| Aslında kimsenin okumadığı bir dergi seçmek, oldukça kurnazca. | Open Subtitles | و اختيار جريدة لا يقرأها أحد حسناً، هذا... هذا تصرف حكيم |
| 20 yılını kimsenin okumadığı kitaplar yazarak geçirmiş. | Open Subtitles | أمضى 20 سنة في تأليف كتاب تقريباً لم يقرأه أحد |
| Harry. Bunu daha önce kimsenin okumadığı doğru mu? | Open Subtitles | يا (هاري)، أصحيح أنّه عدد لم يقرأه أحد من قبل؟ |
| Ardından bu olay kimsenin okumadığı bir blogda iki cümle ile başlayıp tamamen açık sansasyonel bir skandala dönüşecek ve basın için çocuk oyuncağı olacak. | Open Subtitles | وما بدأ بجملتين في مدونة لا يقرأها أحد سيتحول إلى فضيحة كاملة في الصحف الصفراء وسيكون أمر الصحف الصفراء هينًا بالمقارنة مع ما سيحدث |
| Rilke'yi araştırmak, cümleleri parçalamak, kimsenin okumadığı makaleler yazmak, bunlar bana hiç heyecan verici gelmiyor. | Open Subtitles | فأنا لم أفكر مطلقا أنه من الشيق العكوف على تشريح (ريلكه) وتحليل الجمل، وكتابة مقالات لا يقرأها أحد |
| kimsenin okumadığı raporları. | Open Subtitles | التي لا يقرأها أحد. صحيح. |
| kimsenin okumadığı şeyler. | Open Subtitles | -أجل، والتي لا يقرأها أحد . |