| kimsesiz bir kediyken bu kurabiyelerden bana vermiştin. | Open Subtitles | إنه كعك السمك الذى أعطيتينى منه عندما كنت قطة صغيرة يتيمة |
| Ailemden biri gelip beni almazsa üst kattaki teyze polislere kimsesiz olduğumu söyleyecekmiş. | Open Subtitles | السيدة بالأعلى ستخبر الشرطة أنّني قد أصبحت يتيمة إذا لم يظهر أحدٌ من أفراد العائلة |
| Bu kimsesiz toplar artık benim. | Open Subtitles | وهذا الكور اليتيمة تخصني أنا |
| Artık kimsesiz Tulip 18 yaşına bastı, yani onu nihayet serbest bırakıp insan dünyasına geri gönderebiliriz. | Open Subtitles | والآن (توليب) اليتيمة أصبحت في 18، مما يعني أنه بإمكاننا تحريرها أخيراً وإعادتها لعالم البشر |
| Dünyada sizin gibi insanlar olduktan sonra hiç bir çocuk kimsesiz kalmaz. | Open Subtitles | مادام هنالك اناسا مثلكم فى هذا العالم فلن يكون هناك طفلا يتيم يشعر بالحرمان. |
| Evet, kimsesiz biri olarak. | Open Subtitles | نعم , كأنها لقيطة |
| Onu kimse arayıp sormadıysa, kimsesiz olmalı. | Open Subtitles | و مادام لم يتصل بها أي أحد فهي يتيمه |
| Şimdi çocuğu kimsesiz kaldı. Böyle şeylerden nefret ediyorum. | Open Subtitles | و الآن طفلتها أصبحت يتيمة هذا يجعلني أشعر بالغثيان |
| kimsesiz olarak uyanmak nasıl bir duygu olacak? | Open Subtitles | بمَ سأشعر حين أستفيق وأجد أني يتيمة ؟ |
| Onun da unutulan, kimsesiz bir Los Angeleslı olması fikri hoşuma gitmiyordu. | Open Subtitles | كنت أكره فكرة أنها مجرد يتيمة أخرى في مدينة "لوس أنجلوس" قد تغرق من دون أثر. |
| Sen kimsesiz değilsin. | Open Subtitles | أنتِ لستِ يتيمة. |
| Çünkü annen de ölürse kimsesiz kalırsın. | Open Subtitles | لأنه لو حدث ذلك ستكونين يتيمة |
| Pazartesi günü patron unvanını almak için kimsesiz Tulip'i kovmalısın. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله لتصبح المدير يوم الأثنين هو تحرير اليتيمة (توليب) |
| Bu, bugünden itibaren değişiyor kimsesiz Tulip. | Open Subtitles | حسناً، سيتغير هذا إبتدأً من اليوم أيتها اليتيمة (توليب) |
| "Tulip" demen yeter. "kimsesiz" kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | لا بأس بـ(توليب) وحده فلقب اليتيمة يكسر قلبي |
| kimsesiz bir figüran bulmalıyız. | Open Subtitles | نحنُ بحاجة إلى يتيم من أجل الإضافيين. |
| Oğlun kimsesiz kaldı. | Open Subtitles | والآن إبنك يتيم |
| Aksi takdirde Zack'i burada kimsesiz bırakma ya da daha kötüsüyle karşılaşması riski altında bırakamam. | Open Subtitles | سبب تركي لـ(زاك) هنا بوجود مُخاطرة بـ.. بأن يصبح يتيم أو.. |
| Evet, kimsesiz biri olarak. | Open Subtitles | نعم , كأنها لقيطة |
| Lindsey Hammond adında kimsesiz bir çocuğu evlat edindi. | Open Subtitles | "تبنى يتيمه إسمها " لينزي هاموند |
| Pekâlâ, baba, tüm bu kimsesiz insanlarla ilgilendiğin için sana minnettarım. | Open Subtitles | ، حسنا يا أبي، أنا أقدر إهتمامك بكل من يشعرون بالوحدة |
| Copper kimsesiz değil. | Open Subtitles | "كوبر" ليس ضالّ. |
| - Hayır, Jenna! Jeremy'i kimsesiz bırakamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نترك (جيرمي) دون عائلة |