| Bu baskı Kinsey'in kafatasında oldukça ölümcül bir etkiyle yapılmış. | Open Subtitles | وقدمت هذه الانطباعات في الجمجمة كينزي بالتأكيد من التأثير العنيف. |
| Belki sonrasında da Kinsey'e bakabilirsin.. Burada bir problemimiz mi var? | Open Subtitles | سوف تحتاجين أيضا إلى مراجعة كينزي هل هنالك خلاف هنا ؟ |
| Kinsey'in online aktiviteleri onun son 3,5 yıldır NID ile bağlantılarını ortaya çıkarıyor. | Open Subtitles | كينزي , متصل بأنشطتهم ويصلهم بالــنيد منذ أكثر من عام ونصف |
| Senatör Kinsey'e yapılan suikastin şok dalgaları Washington'a kadar ulaştı. | Open Subtitles | إغتيال عضو مجلس الشيوخ كينزي كان خبر صاعقاً بواشنطن |
| Efendim, Senatör Kinsey öldü. Vurulmuş. | Open Subtitles | سيدي , السناتور كينزي مات لقد أطلقوا عليه النار |
| Senatör Kinsey'in pozisyonundaki birisinin pek çok düşmanı olacağı tahmin edilebilir. | Open Subtitles | يمكن للمرء أفتراض أن رجل بمكانة كينزي سيكون لديه عدد كبير من الأعداء |
| Albay O'Neill Senatör Kinsey'i öldürmek suçundan tutukludur. | Open Subtitles | الكولونيل أونيل تحت الإعتقال بتهمة قتل السيناتور كينزي |
| Balistik Senatör Kinsey'i öldüren kurşun ile uyumlu çıktı. | Open Subtitles | المقذوفات كانت تتشابه مع الرصاصه التي قتلت السيناتور كينزي |
| Yani, teknik olarak, Yıldızgeçidi Komutanlığı'nı Kinsey koruyordu. | Open Subtitles | إذن , فعلياً كينزي كان يحمي قيادة بوابة النجوم |
| Senatör Kinsey halka açık bir caddede güpegündüz pek çok görgü tanığı önünde vuruldu. | Open Subtitles | السيناتور كينزي قد اصيب في وضح النهار بشارع عام أمام العشرات من الشهود المدنيين |
| Bak, Kinsey tam olarak benim en iyi arkadaşım değil, ve bazı durumlarda ağzını burnunu kırmak istedim ama onu ben öldürmedim. | Open Subtitles | إنظر , كينزي لم يكن فعلياً شخص مقرب لي وأحياناً , يراودني الشعور ضرب هذا الرجل لحماقاته لكني لم أقتله |
| Senatör Kinsey Yıldızgeçidi Komutanlığı'nın dostu değildi. | Open Subtitles | السناتور كينزي لم يكن صديق لقيادة الستار جيت |
| Yani şimdi bu bilimadamının Kinsey'i vurduğunu mu düşünüyoruz? | Open Subtitles | حسنا , هل أنت تقترح إذن أن هذا العالم قتل كينزي |
| Senatör Kinsey'i öldürmek için kullanılan silahı öyle yerel dükkanlardan satın alamazsınız. | Open Subtitles | البندقية التي إستخدمت لقتل السيناتور كينزي لبست من النوع الذي تجدينه في المتاجر العاديه |
| Kinsey'i vuran adam bir uzaylı teknolojisi kullanıyordu. | Open Subtitles | الشخص الذي قتل كينزي كان يستخدم قطعه من تكلنوجيا فضائية |
| Kinsey Yıldızgeçidi programını kapatmak istemişti ve bu nedenle başkanlık emriyle üstü örtülmüştü. | Open Subtitles | كينزي أراد أن يغلق برنامج الستار جيت ثم قمنا بالتغطية على كل الأشياء بموجب أمر رئاسي |
| Devlin haklı. Ayrıca, şimdi Kinsey öldüğüne göre, başka seçeneklerimiz var. | Open Subtitles | ديفلن محق , بجانب هذا الآن كينزي ميت , لدينا خيارات أخرى |
| Kinsey'nin araştırmasının, komünist bir amaçla ülke gençliğini. | Open Subtitles | هل توافق على أن أبحاث كينزي هي الإيدز والهدف الشيوعي |
| Kinsey'in internet girişleri onu son 1.5 yıllık NID operasyonları ile bağlantılı kılıyor, benim 51. | Open Subtitles | نشاطات كينزى على الشبكة توضح إرتباطه بنشاطات الإن أى دى طوال العام و نصف الماضيين |
| Senatör Kinsey çok mutsuz görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن السيناتور كينس غير مسرور |
| Büyükelçi Faxon onu iletecek ve bir Aschen delegasyonu ile Senator Kinsey'le buluşmak için dönecek. | Open Subtitles | السفير فاكسون سوف يسلمها ويرجع بمفاوضة مع الأشوريين ليقابل السيناتور كينسى |
| Yazan, Paul Kinsey. | Open Subtitles | بواسطة بول كنسي |
| Lawrence, Alfred Kinsey gibi araştırmacıları muazzam bir trans ağı ile tanıştırdı. | TED | قدّمت الباحثين الجنسيين مثل ألفرد كينسي إلى شبكة كبيرة من المتحولين جنسيًا. |