| -Yak sütü. Tabii bir yakı sağmak kolay olmuyor. | Open Subtitles | لبن الياك، الحقيقة أن حلب الياك ليس سهلاً |
| Söz konusu aşk olunca, onu taklitlerinden ayırmak o kadar kolay olmuyor. | Open Subtitles | تبين لي أن ذلك صعباً ليس سهلاً إيجاد من تحب |
| Geride kalanlar için hayat kolay olmuyor. | Open Subtitles | الحياة تكون قاسية أحياناً ليس من السهل أنّ تُترك وحيداً |
| Danse öğretmeni buldum. Bir deve bulmak kolay olmuyor. | Open Subtitles | لقد حصلت على مدرس الرقص إنه ليس من السهل الحصول على جمل |
| Hiç kolay olmuyor. | Open Subtitles | لم يكن الأمر بهذه السهولة. |
| Büyü olmadan o kadar kolay olmuyor değil mi? | Open Subtitles | وليس من السهل جدا دون السحر، أليس كذلك؟ |
| Sen benden yardım istediğinde hiçbir zaman kolay olmuyor hatta bazen yasal bile olmuyor. | Open Subtitles | هانا)، عندما تأتين إليّ طلبًا للمساعدة) فالأمر لم يكن سهلًا ابدًا وأحيانا لا يكون قانوني |
| Maalesef, çoğu senaryoyu göz ardı etmek bunun kadar kolay olmuyor. | TED | و للأسف، معظم النصوص ليست سهلة للرفض كالنص السابق |
| İnsan birçok şeyi aynı anda düşünmek zorunda kaldığında, her birini teker teker düşünmesi kolay olmuyor. | Open Subtitles | حين يتحتم على الرجل التفكير في العديد من الناس لا يسهل التفكير في رجل واحد |
| Sizinle sonra ilgilenirim. Yöneticilik her zaman kolay olmuyor. | Open Subtitles | سأتولى أمركما لاحقاّّ أدارة الأمور ليست بالأمر السهل |
| Kalbimi tutan ellerin onunkiler olduğunu bilirken umutlanmak kolay olmuyor. | Open Subtitles | الأمل ليس سهلاً حين أعرف أنّها تحتفظ بقلبي |
| Yakamızdan düşmedikleri için kolay olmuyor ama. | Open Subtitles | إنه ليس سهلاً حينما نكون مطاردين من الإعلام. |
| Kalbimi tutan ellerin onunkiler olduğunu bilirken umutlanmak kolay olmuyor. | Open Subtitles | الأمل ليس سهلاً حين أعرف أنّها تحتفظ بقلبي |
| Gözüm sende olunca o kadar da kolay olmuyor, değil mi? | Open Subtitles | ليس سهلاً عندما أعيرك الانتباه، صحيح؟ |
| - Kesinlikle katılıyorum ama bazen sana hayır demek kolay olmuyor. | Open Subtitles | أوافق الرأي تماماً لكن بعض الأحيان ليس من السهل الرفض |
| Müvekkilin görünmez olduğunda işler kolay olmuyor. | Open Subtitles | إنه ليس من السهل عندما يكون لديك زبون غير مرئي |
| Kadınlarla tanışmam o kadar kolay olmuyor. Hiç olmadı zaten. | Open Subtitles | ليس من السهل لي أن ألتقي النساء، لم يكن كذلك أبداً. |
| Hiç kolay olmuyor. | Open Subtitles | لم يكن الأمر بهذه السهولة. |
| Onları bulmak pek de kolay olmuyor. | Open Subtitles | وليس من السهل الحصول عليه |
| "Her zaman pek kolay olmuyor" yerine imkansız kelimesini dene. | Open Subtitles | "لم يكن سهلًا" قُل مستحيل |
| Hele de muhalif partide olunca işler hiç kolay olmuyor. | Open Subtitles | إنها ليست سهلة خصوصاً في حزب المعارضة. |
| Benim güvenlik iznimdeki kişilerden kurtulması o kadar kolay olmuyor. | Open Subtitles | أناس في مستوايا الأمنيّ لا يسهل التخلّص منهم. |
| Yurtsuz yahudilere yurt yaratabilmek pek kolay olmuyor küçükhanım. | Open Subtitles | ,إنشاء وطن ليهود بلا مأوي ليس بالأمر السهل, ايتها الشابة |