| Bu genellikle binicilerin koltuktan ayrılması, hatta gerekli önlemler alınmazsa koltuktan fırlaması gibi durumlarında olur. | TED | هذا ما يحدث للركاب عندما يجربون فصل المقعد وبدون الاحتياطات المناسبة، طرد. |
| Sanki arka koltuktan bir şey hareket ettiriyorlar. | Open Subtitles | يبدو انهم يحركون شيئ ما من المقعد الخلفي |
| Merhaba Bay Quinn, ben de Conrad'a koltuktan inmesini söylüyordum. | Open Subtitles | سيد كوين، كنت للتو أخبر كونراد أن ينزل عن الأريكة |
| Kalkarken bile şişko amcanızın koltuktan kalkması gibidir. | Open Subtitles | عندما تتوقف، تشبه عمّاً بديناً يحاول النهوض من الأريكة |
| Biliyor musun? Psikolojide bu koltuktan kurtulmanın bir yöntemi var. | Open Subtitles | أتعلم يافرايزر، هناك قاعدة نفسية سليمة للتخلص من هذا الكرسي |
| Aynanın acıtmayacağını biliyor olsanız bile koltuktan atlar ve bağırarak odadan koşar adımlarla çıkarsınız. | TED | رغم معرفتك أن المرآه لا تؤلم، سوف تقفز من الكرسي وتهرب وأنت تصرخ خارجاً من الغرفة. |
| Pardon geciktim, Frasier ama otopark girişini arka koltuktan sakız temizleyen at kuyruklu bir taksici tıkamış. | Open Subtitles | اسف لتاخري لان مدخل الكراج كان مغلقا بواسطة سائق تكسي بذيل حصان كان يقشط العلكة من مقعد سيارته |
| Öne doğru bantlamış ama koltuğa oturur oturmaz bu b. ktan koltuktan bant hemen çıkmış. | Open Subtitles | لقد ألصقته في المقدمة ولكن ما إن يجلس أحد على هذه المقاعد حتّى انقطع الشريط اللاصق |
| koltuktan kanepenin sağına iki adım... Evet, masa... Kanepenin sağına. | Open Subtitles | يسار الكرسي الأول, يمين المقعد الطويل أم المكتب؟ |
| İlerlerken, aniden bir çığlık duymuşlar arka koltuktan geliyormuş. | Open Subtitles | وكانو يقودون اسفل الطريق فجأة سمعو صوت صيحة عالية ثم جأوا من المقعد الخلفى |
| Bir saniye! Ön koltuktan kazağımı aldınız mı? | Open Subtitles | مهلاً، هل أخرجتما سترتي من على المقعد الأمامي؟ |
| koltuktan kalkarsam bombanın tetikleneceğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنّي لو خرجت من المقعد , سيحفز ذلك أنفجار القنبلة. |
| Eve dönmek istemiyorum. koltuktan buraya yükselmem bir ayımı aldı. | Open Subtitles | لا أريد العودة للمنزل، استغرقني الأمر شهراً لأنتقل من الأريكة إلى هنا |
| Tamam iki katı veya hiç.Bahse varım ben koltuktan tezgaha zıplayabilirim. | Open Subtitles | عشرين دولاراً رجاءاً ،حسن، رهان مزدوج أو لاشيء أراهن أنني أستطيع القفز من هذه الأريكة إلى النضد |
| Ben de bir karar aldım. Kıçımı bu koltuktan kaldıracağım. | Open Subtitles | أنا أيضاً اتخذت قراراً، سأنتقل من هذه الأريكة |
| Ama ilk koltuktan başlarsan... | Open Subtitles | أظن بأن عليك أن تبدأ من الكرسي الأول, و الكرسي الأول |
| Adamın koltuktan kalmak zorunda anlamına geliyor bu. | Open Subtitles | 02. ذلك يَعْني رجلَكَ يَجِبُ أَنْ يَخْرجَ من الكرسي. |
| Kıçımı bir koltuktan diğerine doğru kaydıracağım. Peki ya dizimi de kırmış olsaydım? | Open Subtitles | الٓان سأنقل قوامي من مقعد إلى آخر ماذا لو صدمت ركبتي؟ |
| Bu gösteriyi ön koltuktan izlemek istiyordum. | Open Subtitles | وددت أن أشاهد هذا العرض من المقاعد الأماميّة. |
| - Altı koltuk için istikrarlıyız. - Evet. Böyle giderse altı koltuktan fazlasını göremeyiz. | Open Subtitles | مستقرون على 6 مقاعد ولن نتزحزح اذا استمرينا هكذا |
| Her sabah onu koltuktan alıp yatağına yatırıyorum. | Open Subtitles | كلّ صباح احملها من الكنبة اضعها في السرير |
| Kalk şu koltuktan. | Open Subtitles | ! الخروج من كرسي. |