| Kono'nun yakaladığı kısmî plakanın izini sürdüm ve Katonk Cip ve Motosiklet Kiralama adında bir tur işletmesine ait olduğu meydana çıktı. | Open Subtitles | التى كونو احضرتها لتعقبها تسمى كاتونك جيب و دراجة ريينتل. خمن من يعمل هناك. | 
| Kono'nun Heiau da bulduğu kan örneği bilinmeyen bir kişiye ait. | Open Subtitles | الدم الذي وجدتهُ "كونو" في القبر إنه ينتمي لشخصٍ غير معروف | 
| Doğru olabilir Steve ama Kono'nun Adam Noshimuri'yle bir ilişkisi var. | Open Subtitles | قد يكون هذا صحيح يا ستيف لكن كونو في علاقة مع أدم نوشيموري | 
| Kono'nun hayatını, sırf kişisel bir mesela yüzünden tehlikeye attın. | Open Subtitles | لقد وضعتَ حياة "كونو" في خطرٍ لتسوية مسألة شخصية | 
| Üstelik sadece Kono'nun değil, dışarıdaki masum bir insanın hayatını da. | Open Subtitles | "ليست مجرد حياة "كونو حياة مواطنٍ برئ مازالَ خارجاً هناكَ | 
| Hala Kono'nun bu donanımda daha seksi görüneceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | مازلتُ افكر كونو" كانت لتبدو اجمل في هذا اللباس" | 
| Kono'nun cep telefonundaki mikrofonu aktif etmeye çalışıyorum şu anda. | Open Subtitles | "احاول تشغيل الميكروفون في هاتف "كونو | 
| Kono'nun bulduğu iz teslimat elemanı Lee Dolan'ın. | Open Subtitles | البصمة التي وجدتها (كونو) تعود لسائق التوصيل (لي دولان) | 
| Kono'nun dediğine göre: Katie Burgess kocasının Scates'i hiç görmediğini söylemiş yani evet, bu mümkün olabilir. | Open Subtitles | طبقاً لكلام (كونو)، (كيتي بيرجيس) قالت بأن زوجها لم يكن يعرف شكل (سكيتس) ِ. | 
| Bana Kono'nun nerede olduğunu söyle, yoksa ölürsün. | Open Subtitles | إما أن تخبرني أينَ هيَ (كونو) أو ستموتُ حالاً | 
| Kurşun Kono'nun tabancasından çıkmış. | Open Subtitles | الرصاصة اطلقت من مسدس كونو | 
| Olabilir ve Chin'le Kono'nun polis olduğunu öğrenirse kullanacağı ilk koz onlar olacaktır. | Open Subtitles | نعم, وإن اكتشف أن (شين) و (كونو) شرطيين, سيكونان أول الأشخاص الذين سيحاول استخدامهم كوسيلة للضغط. | 
| Kono'nun sevdiği Avustralya fındıklı malasada tatlısı yapıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يصنعون (مالاسادا) بالجوز المقدوني والتي تحبها (كونو) نوع من حلويات الدونات المشهور في هاواي | 
| Rüzgâr hızı ve akıntılara dayanarak Kono'nun hareketini hesapladım. | Open Subtitles | إذاً لقد قمت بمحاكاة تحركات (كونو) بناء على سرعة الرياح و التيارات | 
| Kono'nun ıskarmozu bu koşullara asla dayanmaz. | Open Subtitles | ليس لدى دعامة زورق (كونو) فرصة في هذه الأحوال | 
| Kono'nun telefonuna bağlan. | Open Subtitles | "القوا نظرة على هاتف "كونو | 
| İşte bu yüzden Kono'nun geri dönmesi gerek. | Open Subtitles | ولهذا على "كونو" ان تعود | 
| Kono'nun düğününü hayatta kaçırmam bilirsin. | Open Subtitles | لم أكن لأفوت حفل زفاف (كونو)، بحقك | 
| Kono'nun düğününe daha geleneksel bir renkle katılacağım. | Open Subtitles | (سأحضر زفاف (كونو بذوق تقليدي أكثر | 
| O gün Kono'nun evindeydim. | Open Subtitles | كنتُ في منزل (كونو) ذلك اليوم |