| Ama konuşacaklardır. En azından bir tanesi senin ve benim hakkımda konuşacaktır ve bu kadarı da yetecek. | Open Subtitles | ولكنهم سيتحدثون، على الأقل أحدهم سيتحدث عنكَ، وذلك كل ما سيحتاجه الأمر |
| Belki benimle konuşacaktır. Beni severdi. | Open Subtitles | ،ربما سيتحدث إلي لقد أعتاد على الإعجاب بي |
| Ama polisler, eski mahallenizdeki insanlarla konuşacaktır. | Open Subtitles | سأفعل، ولكن الشرطة ستتحدث مع .. جيرانكم السابقين |
| Zamanı gelince konuşacaktır. | Open Subtitles | لكنها ستتحدث حينما تكون مستعدة. |
| Üç tane silah suçu yükleniyor bu yüzden eğer bir şey biliyorsa, konuşacaktır. | Open Subtitles | تبين أن لديه ثلاث تهم أسلحة، لذا إذا يعرف أي شيء، سيتكلم. |
| Evet, yani eğer ona biraz çikolata götürürsem konuşacaktır. | Open Subtitles | نعم، أعني إذا أحضرتُ له بعض المالتيزر سيتحدّث |
| - Ne? Hizmetli Siobhan'ı suçladıysa polis Bridget ile konuşacaktır. | Open Subtitles | حسناً، لو أنّ الخادمة إتّهمت (شيفون) فإنّ الشرطة ستتحدّث مع (بريدجيت). |
| Seninle konuşacaktır. | Open Subtitles | وستتحدّث إليكِ. |
| Polisle konuşmuyor ama bahse girerim sizinle konuşacaktır. | Open Subtitles | لن يقبل الحديث إلى الشرطة لكن لا شك أنه سيتحدث إلي |
| Konuşmak istediği zaman konuşacaktır. | Open Subtitles | سيتحدث حينما يشعر بأنّه الوقت المناسب |
| Satın alacağımızı düşünürse muhtemelen konuşacaktır. | Open Subtitles | لانه اذا اعتقد أننا سنشتري ربما سيتحدث. |
| Ben evliyim.İnsanlar hakkımızda konuşacaktır. | Open Subtitles | أنا متزوجة سيتحدث الناس |
| Rob Brown. Benim için çok olumlu konuşacaktır. | Open Subtitles | روب براون سيتحدث عني بالخير |
| Er geç seninle konuşacaktır Cate. | Open Subtitles | "حسناً.. في النهايه.. ستتحدث معكِ يا "كايت |
| - Tabii canım. Eğer büyük bir şey hakkında olursa benimle konuşacaktır. | Open Subtitles | ستتحدث إلي إذا كان الأمر مهماً |
| Zamanı gelince konuşacaktır. | Open Subtitles | لكنها ستتحدث حينما تكون مستعدة. |
| Şimdi seninle konuşacaktır. | Open Subtitles | ستتحدث إليك الآن |
| Ve bugün dinleyeceğiniz tanık, onun adına konuşacaktır. | Open Subtitles | والشاهد الذي سنستمع ...اليه سيتكلم بشجاعه |
| Malla ilgili sıkıntı çıktı. Aslan konuşacaktır. | Open Subtitles | أنا في مشكلة كبيرة الرجل الكبير سيتكلم |
| Bunu öğrendiği anda konuşacaktır. | Open Subtitles | سيتكلم بمجرد أن يعرف |
| bebeğin tehlikede olduğunu bildiğinde, inanıyorum konuşacaktır. | Open Subtitles | عندما يعرف ما على المحك أؤكد لك بأنه سيتحدّث معك |
| Hazır olduğunda konuşacaktır. | Open Subtitles | ستتحدّث حين تكون مستعدة. |
| .. İngilizce olarak sizinle konuşacaktır. | Open Subtitles | بارامفير سينغ ديلون.. سوف يتحدث لكم بالانجليزية. |