| Ve ben içinde yaşıyorum, ve bazen kendimi o davetlerde, insanların boş konuşmalarını dinleyip, buraya nasıI düştüğümü sorgularken buluyorum. | Open Subtitles | وانا اعيش فيه لكن في بعض الاحيان عندما اكون جالس في هذه الاحداث , استمع للأخرين يتحدثون عن لا شيء |
| Şiddet önleme aktivistleri olarak tam da bizim konuşmalarını isteyeceğimiz tür bazı noktalara. | TED | بالتحديد الأشياء التي أردنا أن يتحدثون عنها كنشطاء لمنع العنف. |
| Sadece adamın konuşmalarını kaydedip, bir kaç soru soracaklar. Büyütmeye gerek yok. | Open Subtitles | وهو سيقومون فقط بتسجيل محادثات ذلك الرجل وطرح بضعة أسئلة ليست مشكلة |
| Salondaki insanların, diğer insanların yaşadığı zorluklar hakkındaki konuşmalarını duydum. | TED | سمعت الناس يتكلمون في صالة المجتمع تلك حول التحديات التي يواجهها بقية الناس |
| Peki ya bu yapay zekâ ağına Başkan Trump'ın tüm konuşmalarını göstersek? | TED | وماذا لو عرضنا لشبكة التعلم العميق جميع خطابات الرئيس ترامب؟ |
| Bahçıvanlık işini kabul edecek ve diğer bahçıvanların konuşmalarını dinleyecekmiş. | Open Subtitles | قال له أن يقبل عمل البستاني وأن يصغي لمحادثات البستانيين الآخرين |
| Az önce Shady Shin ve Viper'in konuşmalarını duydum. Meğer bize ihanet etmişler. | Open Subtitles | لقد سمعت بالصدفة لتوي شايدي شين و فايبر يتحدثان |
| - Aşı ile konuşmalarını sağlayabiliriz. | Open Subtitles | حسناً , قد يتحدثون إذا أخبرناهم على المُلقح |
| Avluda, züppelerin onun hakkında bir çeşit kahraman olduğuna dair konuşmalarını duyuyorum. | Open Subtitles | فقط سمعتُ الرجال في الساحة يتحدثون عنه كما لو كان بطل، لذا... |
| Kompakt bir kayıt, sen odada yokken çalışma grubunun senin hakkındaki konuşmalarını içeriyor. | Open Subtitles | إنه قرص رقمي يحتوي على ملف صوتي لأعضاء مجموعه دراستك و هم يتحدثون عنك أثناء خروج من الغرفه |
| Uzmanlar, uyandığınızda genelde uyurken durdurdukları konuşmalarını yaparlar. | Open Subtitles | في فترة النوم العميق في بداية الليل؟ المتخصصون الذين عادة ما يتحدثون معاً |
| Restoranlarda yabancıların konuşmalarını dinlemeyi çok seviyorum bu yüzden kocam sürekli beni eleştiriyor. | Open Subtitles | حسناً, زوجي دائماً ينتقدني... ...لأنه في المطاعم أحب أن أستمع إلى محادثات الغرباء |
| Stalin bir saat boyunca son detayına dek Roosevelt'in konuşmalarını incelerdi. | Open Subtitles | لمدة ساعة تقريبًا كان ستالين يطّلع بشكل دقيق على جميع محادثات روزفلت |
| Sen hiç diğer insanların konuşmalarını dinledin mi? Otobüste ya da metroda? | Open Subtitles | إلى محادثات أناس آخرين في الحافلة أو القطار؟ |
| Onun yerine yaptıkları insanları alıp teker teker soluk bir odaya koymak ve bir saat boyunca başlarına gelen kötü şeylerden konuşmalarını istemek." | TED | عوضاً عن ذلك فهم أخذوا الناس واحد تلو الآخر إلى غرف صغيرة داكنة وجعلوهم يتكلمون لمدة ساعة عن أمور سيئة قد حدثت لهم." |
| Yo,sizi temin ederim ki, günde beş saat diğerlerinin konuşmalarını dinlemek ve kendinin konuşma hakkına sahip olmamak bir cezadır. | Open Subtitles | أؤكد لك إنه عقاب لسماع الرجال يتكلمون خمسة ساعات يومياً و لا استطيع المناقشة حتى مع نفسي |
| Bölüm, bakanların konuşmalarını buldu. | Open Subtitles | لدى الشعبة عدة خطابات لهؤلاء الافراد ، ابحث عنها لمطابقتها |
| - İnsanların konuşmalarını hep dinler misin | Open Subtitles | هل دائما ما تختلس السمع لمحادثات الناس؟ |
| Annem ve babam ne zaman konuşmalarını anlamamamı istediklerinde İngilizce konuşuyorlardı. | Open Subtitles | ولكن عندما أمي وأبي لا يريدانني أن أفهم ما الذي يتحدثان به, فإنهما يتحدثان الإنجليزية. |
| Ayrı bir kanal açıp konuşmalarını çeviririm. | Open Subtitles | سأعدّ قناة منفصلة وأترجم محادثتهما |
| O yüzden bütün konuşmalarını ben yazıyorum. | Open Subtitles | لهذا السبب أنا من يكتب كل خطاباتك. |
| Onlardan yüksek sesle konuşmalarını istemem gerekecek. Peki ya, Fransızlar? | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَطْلبَ مِنْهم ان يتكلموا بوضوح اكثر ماذا عن الفرنسيون؟ |
| İnsanların haberi olmadan konuşmalarını dinleyebiliyorsun. | Open Subtitles | يمكنكِ الإستماع للناس وهم يتحدّثون ولا يعرفون حتى أنّك تستمعين. |
| Bütün e-postaları, bütün telefon konuşmalarını tutmadığımızı mı sanıyorsunuz? | Open Subtitles | ألا تعتقد بأننا أحتفظنا بجميع رسائلك الإلكترونية وجميع مكالماتك الهاتفية؟ |