| - Kim duyacak? - Sen konuşursun, kadınlar nasıldır bilirsin. | Open Subtitles | قد تتكلمين أنتِ ، فأنتِ تعلمين كيف هو الحال مع النساء |
| Hem bu sayede sen konuşursun ve bu aptal konuşma başlatmamış olur. | Open Subtitles | وبهذه الكيفية، أنت من ستتحدث وليس هذا الغبي الذي هنا. |
| İyiler ama onlarla daha sonra konuşursun. | Open Subtitles | إنهم بخير، تحدثي لهم لاحقًا. ليس الآن أرجوك. |
| O anlarda konuşursun. Daha da önemlisi onu konuşturursun. | Open Subtitles | هذا حيث تتكلّم أو بتعبير أدق تجعلها تتكلم |
| Bira ısmarlarsam belki benimle konuşursun diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت ربما لو إبتعت لك بعض البيرة ستتكلمين معي |
| Gidip onunla konuşursun diye konser salonunda bekliyor. | Open Subtitles | إنه في القاعة يتمنى أن تذهب إليه وتتحدث إليه |
| Bizimle konuşmuyorsun. Belki başka biriyle konuşursun. | Open Subtitles | إذا لم ترغبي بالحديث معنا ربما قد تتحدثين مع شخص أخر |
| Ne cürretle nişanlım ile bu şekilde konuşursun? | Open Subtitles | كيف تجرؤ على التحدث إلى بلدي المخطوبة مثل هذا؟ |
| Onunla konuşmak ister misin, yoksa benimle mi konuşursun? | Open Subtitles | هل تريد ان تتحدث أليه أم تريد أن تتحدث ألي؟ |
| Seni tanıdığım kadarıyla sürekli konuşursun ama icraat yoktur ortada. | Open Subtitles | منذ أن عرفتكِ لقد كنتِ تتكلمين ولا تقومين بشيء |
| Lafımı bitirene kadar bekle. Sonra konuşursun. | Open Subtitles | دعينى اكمل حديثى, وبعدها تتكلمين, |
| - Yazamam, Hareket edemem! - konuşursun vazgeçici adam. | Open Subtitles | لا أستطيع الكتابة أو التحرك - ستتحدث أيها الإنهزامى وأنا سأكتب - |
| - konuşursun. Ben de yazarım. | Open Subtitles | ستتحدث أيها الإنهزامي وأنا سأكتب |
| Hakime konuşursun artık. | Open Subtitles | تحدثي إلى القاضي فحسب أيتها الهاربة |
| Ya konuşursun ya da kan kaybından ölürsün. Bize yardım edersen biz de sana yardım ederiz. | Open Subtitles | يمكنك أن تتكلّم أو تظلّ تنزف، إن ساعدتنا، سنساعدك |
| Bira ısmarlarsam belki benimle konuşursun demiştim. | Open Subtitles | اعتقدت ربما لو إبتعت لك بعض البيرة ستتكلمين معي |
| İnsanları iyi hissettirir, bakımlı görünür, ve sıkı konuşursun. | Open Subtitles | تطمئن المواطنين وتبدو جميلاً وتتحدث بصرامة |
| Veya çocuklarınla kafesin ardından konuşursun. | Open Subtitles | وإلا سوف تتحدثين مع أولادك عبر القضبان. |
| Yaptıklarından sonra benimle nasıl böyle konuşursun? | Open Subtitles | كيف تجرؤ على التحدث إلى بتلك الطريقه بعد كل ماإقترفته يداك |
| Eski ekibinle konuşursun belki diye düsünmüstük-- | Open Subtitles | لقد أملنا أن تتحدث مع طاقمك القديم |
| Ne cüretle çocuklarım hakkında böyle konuşursun? | Open Subtitles | و كيف تجرؤ على قول ذلكَ بشأن أطفالي ؟ |
| Ya şimdi bize konuşursun, ya da sonra meslektaşlarıma konuşursun. | Open Subtitles | يمكنك ان تتحدث إلينا الأن أو تتحدث إلى زملائى فيما بعد |
| Konuşmanı isterlerse konuşursun. | Open Subtitles | إن رغبوا منك الكلام فأنت ستتكلم |
| -Ne cüretle böyle konuşursun! | Open Subtitles | ـ كيف تجرؤ على مخاطبتى بهذه الطريقة ؟ |
| Ne cüretle benimle böyle konuşursun. | Open Subtitles | كيف تجرؤ على مخاطبتي بهذا الشكل؟ |
| O zaman ben karides alırım ve sen de onunla konuşursun. | Open Subtitles | سأذهب أنا لأحضر الجمبري وأنت إذهب وتحدث معها |