Misafirhanenin arkasında kuşlarla dolu bir orman var. | Open Subtitles | خلف بيت الضيافة , هناك غابة مليئة بالطيور |
Bu bölge bir zamanlar kutsal ağaçlar ve kuşlarla dolu bereketli bir ormanmış ama Odious onların hepsini yakıp yıkmış. | Open Subtitles | هذه المنطقة .. كانت فيما سبق غابة مورقة مليئة بالطيور والأشجار المقدسة ولكن (أوديوس) حرقهم جميعاً |
(Gülüşmeler) rastgele şehirdeki sokaklarda gezinmek, büyük bir arka koltuğu olan üstü açılan Cadillac ile sallamak, ağzına kadar alaycı kuşlarla dolu 13 Walmart kağıt poşedi paketlemiş gibi herkesi toplayacağım. | TED | (ضحك) تجوب شوارع مدينة عشوائية، مزعجة سيارة كاديلاك بلا سقف مع مقعد خلفي كبير، عليه 13 شنطة بُنية اللون من وول مارت مليئة بالطيور المحاكية، وسأعرف كل شئ عن الجميع. |
Ayrıca egzotik kuşlarla dolu bir evde, yalnız başına şarap içiyor olacaktın. | Open Subtitles | وستشربين النبيذ لوحدك في منزل مليء بالطيور العجيبة |
Ve kuşlarla dolu bir kafes gibi, hayatımız da iniltiyle dolu. | Open Subtitles | ، وجودنـا، مثل قفص مليء بالطيور |
Bu ev de yırtıcı kuşlarla dolu. | Open Subtitles | هذا المنزل مليء بالطيور الجارحة. |