| Gitmek istediğin yere götürmesi için ailemizin büyüsünü kullanmaktan bahsediyorum. | Open Subtitles | أنا أتكلم عن استخدام سحر العائلة لتقومي بالذي أتيتِ لفعله |
| Duke'ü, bunlardan kurtulmak için Hailie'nin hâl değiştirme sorununu kullanmaktan ne alıkoyacak? | Open Subtitles | كيف نستطيع منع ديوك من استخدام اضطراب هايلي للمرور من خلالهم ؟ |
| Ülkemiz Soğuk Savaş'ı... bu silahları Amerikalılar'a karşı kullanmaktan korktuğu için kaybetti. | Open Subtitles | بلادنا خسرت الحرب الباردة لأنها كانت تخشى إستخدام هذه الأسلحة ضد الأمريكيين |
| Petrol işlerinde benim çiftliğimin adını kullanmaktan vazgeçsin. | Open Subtitles | إنّ محاكم تكساس عادلة وأن يتوقـف عن إستعمال اســم مزرعتي في مخططـات نفطـه |
| Ayrıca daha fazlasını bildiğini ve bunları kullanmaktan çekinmeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أيضا أنها تعرف المزيد وأنها غير خائفة من استخدامه |
| O bıçağı bırakmak, kullanmaktan daha fazla cesaret ister. | Open Subtitles | الأمر يحتاج إلى أكثر شجاعة لاخماد أن السكين من استخدامها. |
| Bu nedenle birçok eylemci özellikle telefon kullanmaktan kaçınıyor. | TED | ولهذا السبب العديد من الناشطيين بالذات يتحاشون استعمال الهاتف. |
| gerçek bazlı bilim ve inovasyonda uygulamak ve katalize etmek için duygularımızı da kullanmaktan korkmamamız gerektiğini söylüyorum. | TED | لكنني أقول أنه لا يجب علينا أن نخاف من استخدام مشاعرنا لتنفيذ وتحفيز العلم القائم على الحقائق والإبتكار. |
| Banyoyu kullanmaktan daha samimi. | Open Subtitles | ..إنه حميمٌ للغاية أكثر من استخدام الحمام |
| Belki bir hayalet arabaları benzin kullanmaktan men eder. | Open Subtitles | ربما سيوقف شبحا جميع السيارات من استخدام البنزين |
| Kendini korumak için kılıç kullanmaktan korkmamalısın. | Open Subtitles | لا يجب أن تخافي من استخدام السيف كي تحمي نفسكِ |
| Gelmenize sevindim ama savaşta büyü kullanmaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | شكراً لمجيئك، و لكنني عدلتُ عن استخدام السحر لكسب هذه الحرب |
| Annemi madde kullanmaktan içeri tıkmaya mı geldin? | Open Subtitles | هل أنتَ هنا لإعتقال أمّي لسوء إستخدام الثروة؟ |
| Bugün Senato'ya gittiğimde... oyunların maliyetini karşılamak için tahıl rezervlerini kullanmaktan bahsettim. | Open Subtitles | عندما ذهبت لمجلس الشيوخ اليوم، إقترحت عليهم إستخدام مخزون الحبوب الاحتياطي لسداد مصاريف الألعاب |
| Bugün Senato'ya gittiğimde... oyunların maliyetini karşılamak için tahıl rezervlerini kullanmaktan bahsettim. | Open Subtitles | عندما ذهبت لمجلس الشيوخ اليوم، إقترحت عليهم إستخدام مخزون الحبوب الاحتياطي لسداد مصاريف الألعاب |
| Marshall Flinkman, hükümet malını kötüye kullanmaktan tutuklusunuz. | Open Subtitles | مارشال فلنكمان، أنت موقوف لسوء إستعمال الأصول الحكومية. |
| Bu adam 45 kalibrelik silah taşıyor ve kullanmaktan çekinmiyor. | Open Subtitles | هذا الرجل مزود بسلاح عيار 0.45 و لا يخشى استخدامه |
| Doğru düzgün davranmazsa kafasına doğrulttuğumuz kullanmaktan çekinmeyeceğimiz devasa torpidolardan bahsedersin ona. | Open Subtitles | أخبره بأن لدينا مجموعة من الطوربيدات موجهة إلى رأسه إذا لم ينصاع للأوامر لن نخشى استخدامها ضده |
| Çözüm, çarpışma fikrini kullanmaktan geçiyordu. | TED | إذن فالفكرة هنا هي استعمال فكرة التأثير. |
| Ölümcül güç kullanmaktan başka çaren yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار سوى أستخدام القوة المميتة |
| Benim acil durum alet kutumu kullanmaktan çok memnun görünüyorsun ama. | Open Subtitles | حسنٌ، تبدو سعيداً جداً بإستخدام عدّة الطوارئ خاصتي حقّاً؟ |
| Evet, ama madde tesiri altında araba kullanmaktan tutuklarım. | Open Subtitles | لا, لكن بلا شك استطيع للقيادة تحت تأثير المخدر, أليس كذلك؟ |
| Sempati oyları toplamak için sakatlığını böyle kullanmaktan rahatsız olmuyor musun? | Open Subtitles | ألا تشعرين بالغرابة لإستخدام إصابتكِ للحصول على أصوات العطف بتلك الطريقة؟ |
| Silahları olduğunu ve kendimizi savunmak için kullanmaktan korkmamaları gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قال إنه لديهم أسلحة للدفاع عن أنفسنا وينبغي عليهم ألا يخافوا من إستخدامها |
| Burda oyma bıçağı var, kullanmaktan da çekinmem! | Open Subtitles | هناك سكين لحم هنا لست خائفة من استعمالها |
| Şehir sınırını geçmeden onları bul arabayı kenara çek ve babayı alkollü araç kullanmaktan tutukla sonra çocuğu bana getir. | Open Subtitles | اعثر عليهما قبل أنْ يجتازا حدود البلدة. أوقف السيّارة و اعتقل الوالد بتهمة القيادة أثناء الثمالة. ثمّ أحضر الفتى إليّ. |
| Beni bahane olarak kullanmaktan vazgeç. | Open Subtitles | توقف عن التعذر بي |
| Bende de eldiven var, Ve kullanmaktan çekinmem. | Open Subtitles | لدى قفاز و لست خائفا من إستعماله |