| Bu kuyular bir araya toplanıp, tek olurlarsa ne yazık ki tahliyenin bir faydası olmayacaktır. | Open Subtitles | أخشى أنه إذا تجمعت هذه الآبار معا ،لتشكل توحد اذا الإخلاء لن يساعد |
| Kırmızı, tamamlanmış kuyular, yeşil, potansiyel alanlar, sarı, onaylanmış alanlar, maviler de arıtma merkezleri. | Open Subtitles | الحمراء هي الآبار المكتملة الخضراء مواقع محتملة الصفراء مواقع مؤكدة |
| kuyular her ne kadar öncelikli olsa da yine de birkaç gün alıyor bu iş. | Open Subtitles | حتى لو كانت الآبار هي أولويّة، سيستغرق الأمر يومين على الأقل |
| Plastiği de daha ücra yerlere gidip daha derin kuyular kazarak çıkardığımız petrolden elde ediyoruz. | TED | والبلاستيك الذي نحصل عليه من النفط والذي يجعلنا نذهب إلى أماكن بعيدة جدا ونحفر آبار عميقة جدا لاستخراجه |
| Ve petrol için gittikçe daha derin kuyular açmak gerekiyor. | TED | ونستمر في التوجه إلى آبار أعمق داخل سطح الأرض . |
| Yeni kuyular için Kaçak Önleyici Ekipmanları onlar sağlamak istiyor. | Open Subtitles | لتوفير معدات وقاية من أجل الآبار الجديدة |
| Bu kuyular vadinin dört bir yanındaki barakalarda bulunur. | Open Subtitles | تلك الآبار موجودة في أكواخ في جميع أرجاء هذا الوادي. |
| Ama kuyular ve dereler, donmuş olacak. | Open Subtitles | ... ولكن الآبار والينابيع تجمدوا نهائياً |
| Güzel kuyular. | Open Subtitles | جيد. الآبار جيدة |
| - Petrol çıkmayan kuyular. | Open Subtitles | الآبار التي لا تضخ نفط |
| Eski kuyular uzun süre önce kapandı. | Open Subtitles | الآبار القديمه انهارت منذ زمن |
| O kuyular Hayward fayının üstünde. | Open Subtitles | هذة الآبار في شق "هاوورد |
| kuyular için. | Open Subtitles | عن الآبار |
| Taş çalınınca kuyular kurumuş ve nehir kuma dönmüş. | Open Subtitles | إنه يَقولُ عندما أخذ الحجر المقدس آبار القرية جفّتْ والنهر اتّجه إلى الرمل |
| Yerçekimsel kuyular büyük bir olay için bir araya toplanıyorlar. | Open Subtitles | إنّ آبار الجذبية تتجمع سوية إلى حدث هائل وحيد |
| Evet, biz, ee, yoksulluğun kasıp kavurduğu ülkelerde kuyular inşa ediyoruz | Open Subtitles | أجل، نحن نبني آبار في بلدان سيطر عليها الفقر |