| Ben dönene kadar kapıyı açma. Aptal çocuk bayramı. Lindsay yapsın derim. | Open Subtitles | لاتجيبي الباب حتى اعود اعياد الاطفال الغبية انا اقول نجعل ليندسي تفعلها |
| Lindsay, eğer benimle birlikte şeker vermek istemiyorsan sadece bana söyleyebilirdin. | Open Subtitles | ليندسي اذا لم تريدي ان تسلمي الحلوى معي كان يمكننكِ اخباري |
| Diğer bir haber, Lindsay Lohan ayık ve mutlu kalmaya devam ediyor. | Open Subtitles | لدي اخبار مؤكدة أن ليندسي لوهان لا زالت في حالة الحزن تلك |
| Lindsay, elektrik sorununu duyduğuma üzüldüm ama bu artık benim sorunum değil. | Open Subtitles | ليندزي, أنا متأسف لسماع ما يحدث لك لكنها ليست مشكلتي بعد الآن |
| Lindsay Naegle, Veriqual Cep Telefonları şirketinden ve size birçok çeşit cep telefonu çözümü önerebilirim. | Open Subtitles | ليندزي بايجل، فيريكوال للأجهزة الخليوية ويمكنني أن أقدم لك مجموعة كبيرة من الحلول الخليوية |
| Michael Bluth kardeşi Lindsay'nin geri vermek için söz verdiği kiralık arabayı... bulmak için eve geri döndü. | Open Subtitles | مايكل بلوث عاد الى المنزل ليجد ان السياره المستأجره اخته ليندسى قد وعدت ان تعيدها |
| Lindsay, her şeyi kısıtlamalısın. Şirketin uçağını bile satıyorum. | Open Subtitles | ليندسى , يجب ان تقللى من كل شئ انا ابيع حتى طائرة الشركه |
| - Konumuz Lindsay'le sensen eğer Lindsay'le sen diye bir şey yok zaten, hiçbir zaman da olmayacak. | Open Subtitles | القصد أن كان الموضوع بخصوصك انت وليندزي لا يوجد انت وليندزي |
| "Perşembe günü Vali Lindsay polisler hakkında soruşturma yapılırken uygulanan prosedürleri inceleyecek beş kişilik bir komisyonun kurulacağını açıkladı." | Open Subtitles | أعلن القائد ليندسي أنه سيكون لجنة خماسية لإعادة النظر في قضية فساد الشرطة |
| Baksana, bu Lindsay. Selam, Lindsay. | Open Subtitles | تجعل بصاقي مثل عصير الفواكه انظروا انها ليندسي |
| Lindsay bana hiç de aptalca gelmiyor. | Open Subtitles | لَكن امي تحبها جداً اوه ليندسي لا اعتقدُ انها فِكره طفوليه على الاطلاق |
| Biliyorum, yarın Lindsay'le birlikte harika zaman geçireceğiz, değil mi tatlım? | Open Subtitles | ليندسي وانا سنحذى بوقتٍ جميل السنا كذلك يا عزيزتي |
| Hayır, ama önüne "Oğlum dünyanın en tatlı çocuğu" yazdım. Lindsay, sana kostüm aldım. Hadi gidip giy tatlım. | Open Subtitles | لا لكنني كتبت عليه ان ابني هو الطفل الالطف في العالم ليندسي صنعتٌ لكي زياً اذهبي وارتديه حبيبتي |
| Lindsay'le tuvalette iki dakika için her şeyimi verirdim. | Open Subtitles | رجل، وأود أن تعطي أي شيء في خزانة مع ليندسي لمدة دقيقتين. |
| Lindsay gerçekten, hiç amigoluk yapmamıştım. | Open Subtitles | لا ليندسي , اقسم لك لم أقم بالتشجيع من قبل |
| Lindsay, üzerinden parmak izi alabileceğimiz ne varsa topla, laboratuara götür. | Open Subtitles | "ليندزي " أجمعي كل شيء وخذي منه البصمات وأعيديه إلى المعمل |
| Lindsay'nin yapışkan olduğunu söylerken neyi kastetmiş? | Open Subtitles | إذاً, ماذا بالضبظ كان يعني عن قوله بأن ليندزي ترمي نفسها عليه? |
| Robbie'yle o bilmiş Lindsay'den uzak, tek başınayken konuşmalıyım. | Open Subtitles | يجب علي أن أختلي بروبي, بعيداً عن ليندزي. |
| Aynı sırada Lindsay, Michael'a verdiği sözü tutmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | فى هذه الاثناء ليندسى استعدت للوفاء بوعدها لمايكل |
| Lindsay ağaçtaki adamla muhabbet ediyordu. | Open Subtitles | بينما ليندسى تقيم روابط مع الرجل فى الشجره |
| Lindsay kendi yatağında uyumak üzere ağaçtan ayrıldı... ve Johnny Bark'da onu uyandırmak için ağaçtan ayrıldı. | Open Subtitles | ليندسى غادرت الشجره حتى تنام فى سريرها و جونى بارك غادر الشجره حتى يقيظها من النوم |
| Sürtük Lindsay bilmeli ki, o eski kadınlar sutyenlerini yakıp kadınlara oy hakkını Lindsay tanga giysin diye kazanmadılar. | Open Subtitles | وليندزي الوقحة يجب ان تعرف ان كل هؤلاء النساء قديمات لم يحرقن صدرياتهم ويعطون النساء صوتهم من أجل ان تتمكن من لبس thong |