| - Başka müşterilerim için bir şeyler bakıyorum. | Open Subtitles | انا ابحث عن قطعة اخرى لعملاء آخرين |
| Hong Kong'lu müşterilerim için öğle yemeği veriyorum. Ne lazımdı? | Open Subtitles | مأدبة عشاء لعملاء " هونق كونق" ماذا تحتاج ؟ |
| müşterilerim için kalitemin düzeyini koruyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أحافظ على مستوى الجودة لزبائني |
| Yani mahvedici, ezici, kalp parçalayıcı ama parasal anlamda piyasada olan müşterilerim için hepsi para kazandı. | Open Subtitles | مدمرة تعلمون تسحق وتحطم القلب لكن من ناحية الوعي المالي لزبائني الذين كانوا بالسوق |
| Burada müşterilerim için bile afyon bulmak oldukça zor. | Open Subtitles | من الصعب بما يكفي الحصول على الافيون لزبائني هنا. |
| Ve benim müşterilerim için sorun teşkil ediyor. | Open Subtitles | ويسبب المشاكل لعملائي |
| Pisuarlar benim ücretini ödeyen müşterilerim için Nugget. | Open Subtitles | المبولات هي لعملائي يا نجت ! |
| 1980'lerin kıyafetleri, benim müşterilerim için vintage. | Open Subtitles | الملابس من الثمانينيات هي ملابس عتيقة بالنسبة لزبائني. |
| müşterilerim için toplar çıkarırım. | Open Subtitles | إصغوا، أنا أجمع وأطرح لزبائني. |
| Wall Street'te çalıştığım sırada müşterilerim için yapmıştım. | Open Subtitles | لزبائني عندما كنت في وال ستريت |
| Bu benim müşterilerim için kuralımdır ve Amber için de geçerliydi. | Open Subtitles | هذه قاعدة لزبائني ولم تكن (آمبر) إستثناء |
| Süper. müşterilerim için. | Open Subtitles | ممتاز، لزبائني |