| Gerzek asistanım sana en iyi müşterimle ilgili bir şey fakslamış. | Open Subtitles | إسمعي، اليوم نصف مساعد ذكائي أرسل فاكس إليك بخصوص زبوني المفضّل | 
| Gerzek asistanım sana en iyi müşterimle ilgili bir şey fakslamış. | Open Subtitles | إسمعي، اليوم نصف مساعد ذكائي أرسل فاكس إليك بخصوص زبوني المفضّل | 
| Bir müşterimle hiç olmadığım kadar yakın olmuştum. | TED | عشت المهمة وتنفستها بطريقة غير مسبوقة لي مع أي من عملائي | 
| Dükkanı bir adam arayıp en son müşterimle konuşmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | شخص اتصل بالمحل. قال انه يريد التحدث مع احدث عملائي, | 
| O zaman müşterimle görüşmeyi kabul etmeli. | Open Subtitles | فمن الأفضل لها أن تاتي معي لمقابلة عميلي و أناأعرف شيء آخر | 
| müşterimle tanışacaksın, başkasının adına yazılacak materyalleri o ayarlayacak. | Open Subtitles | ستتقابل مع عميلى وسيرتب معك كيف سيأخذ المعلومات. | 
| Ben de golf oynamak için bir müşterimle buluşacağım. | Open Subtitles | نعم.أنا سالتقي بزبون لأجل جولة أخرى من الغولف | 
| Benim müşterimle arkamdan nasıl iş konuşursun? | Open Subtitles | كيف تتجرأ بأن تتحدث عن الأعمال مع زبوني من غير علمي؟ | 
| Balım, son müşterimle beni bir görecektin. Ben-- | Open Subtitles | عزيزتي كان عليك رؤيتي مع زبوني الأخير | 
| müşterimle yaptığımız kontratta bunun bilinmesini istemediğini belirtti. | Open Subtitles | الإنهيارات تحت اتفاقية سرية زبوني | 
| Bunu yeni müşterimle denemeliyim. | Open Subtitles | علي أن أجرب هذا مع زبوني الجديد | 
| Özellikle de dün müşterimle buluştuktan sonra. | Open Subtitles | خاصتا بعد أن اجتمع مع زبوني البارحة | 
| Neyse, bir ara bir müşterimle ilgileniyordu. | Open Subtitles | بأي حال، أجل، كانت مهتمة بأحد عملائي في مرحلة ما | 
| Hiçbir müşterimle ilişki kuramıyordum. | Open Subtitles | ولم أستطع الترابط مع أياً من عملائي | 
| Jules Cobb, ben de tıpkı senin gibi profesyonel emlakçıyım, ...ve sana senin de listende bulunan bir müşterimle yaşadığım önemli bir sorunu anlatmaya geldim. | Open Subtitles | (جولز كوب)، أنا وكيلة عقارات مثلك تماماً و قد جئتُ لأخبركَ بمشكلة خطيرة جدّاً مع عملائي في إحدى تسجيلاتك. | 
| Michael, en büyük müşterimle konuşmuş. | Open Subtitles | كان (مايكل) يتحدث مع أكبر عملائي. | 
| müşterimle ilk konuşacağım konu, onun geleceğe yönelik emelleri olurdu. | Open Subtitles | حسناً، أول شيء سأفعله هو التكلم مع عميلي عن الأهداف التي سيحققها على المدى البعيد | 
| Daha sonra müşterimle geri satın alıp, kısa pozisyonunuzu aynı anda kapatacaksınız. | Open Subtitles | ومن ثمّ تقوم أنت مع عميلي بإعادة الشراء ومن ثمّ تقومان ببيعها في السوق معاً .. | 
| - müşterimle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | - اريد التحدث الي عميلي | 
| - müşterimle konuşmalıyım. | Open Subtitles | يجب على ان اتناقش مع عميلى | 
| Ben sadece Sylvia'yı müşterimle görüştürmek istiyorum. | Open Subtitles | و أنا أريد تسليم (سيلفيا) إلى عميلى | 
| Gece yarısı bir müşterimle buluşacağım. - Yogayı sevdiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | سألتقي بزبون في منتصف الليل - لم أعرف أنك تحب اليوغا - |