| Bence bir sürü şeyi mahvediyorsun ama evrenin bununla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنّكَ تفسد الكثير من الأشياء. لكن ليس للكون علاقة بذلك |
| Böyle ortalığa çıkmamı sağlayarak herşeyi mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت تفسد الأمر كليا تجعلني أخاطر بظهوري علنا |
| Çünkü çiğ et yiyorsun, küvete sıçıyorsun ve her şeyi mahvediyorsun. | Open Subtitles | لانك تأكل اللحم الني وتتغوط في الحوض وانت تدمر كل شيء |
| - Neden onu paylaşamıyoruz? - Çünkü bu işe yaramaz. Ne zaman benim arkadaşlarımdan birisiyle alakadar olsan mahvediyorsun. | Open Subtitles | لا هذا لن ينجح لانه فى كل مرة تصادقين احد اصدقائى تفسدين الامر |
| Tom'un hem evliliğini hem de kilisedeki konumunu mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت تدمرين زواجه ومنصبه في الكنيسة ومن أجل ماذا؟ |
| Ve oldukça iyi polis... olabilecek bir kaç adamı eğitme şansımı mahvediyorsun. | Open Subtitles | وأنت تخرب فرصي لتدريب بعض الرجال الذين قد يصبحون شرطة جيدون جداً |
| Çat kapı buraya geliyorsun, hayatımı zorlaştırıyor, işleri mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت تأتي هنا بدون دعوة أنت تفسد حياتي وتحولها إلى فوضى |
| Bu pislikten çok içiyorsun. Beynini mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت تدخن كميات كبيرة من هذه المخدرات , إنهـا تفسد عقلك |
| Bu pislikten çok içiyorsun. Beynini mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت تدخن كميات كبيرة من هذه المخدرات , إنهـا تفسد عقلك |
| İnsanları, onların ailesi olduğuna inandırıyorsun, sonra da terk edip hayatlarını mahvediyorsun. | Open Subtitles | تجعل الناس تظنك أحد أفراد عائلتها ثم تهجرهم و تدمر حياتهم |
| Çekil başımdan. Şu anda gecemi mahvediyorsun. | Open Subtitles | اخرج من رأسي انت تدمر ما يدور فى خيالى الأن |
| Önce düğünü mahvediyorsun, sonra limuzini çalıyorsun ve alkollü araba kullanıyorsun. | Open Subtitles | أولاًَ ، تفسدين الحفل ، تسرقين سيارة الزفاف و تقودين و أنت ثملة ؟ |
| Bunu mahvediyorsun ve ben bunu istemiyorum. | Open Subtitles | أنتِ تفسدين هذه الفرصة بالنسبة لي ولا أريد أن أفعل هذا ما الذي يعنيه هذا إذن ؟ |
| Çok daha iyi işler yapabilirsin. Hayatını mahvediyorsun. | Open Subtitles | لديك ِ الكثير من الأمكانيات , أنت ِ تدمرين حياتك |
| Sen güzel bir kadınsın. Kendini mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنتي امرأة جميلة ,أنتي تدمرين نفسك |
| Dostum, ortalamamı mahvediyorsun, tam iyi bir ortalama tutturmuştum.. | Open Subtitles | يا صديقي، أنت تخرب حسبتي لدي حسبة جيدة تجري الآن |
| Yakaladım! Çık oradan, resimi mahvediyorsun! | Open Subtitles | أمسكتك إخرج من هناك، أنت تخرب الصورة |
| # Çünkü sen ıslaksın ve mahvediyorsun günümüzü gerçekten # | Open Subtitles | لأنكِ مبتلة وسوف تخربين علينا متعتنا اليوم |
| İşin güzel yanını mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت نوعاً ما تُفسد ما كان جيداً بشأن هذا |
| - Baba seni azarlamaya çalışıyorum ve hoş bir şekilde karşılık vererek bunu mahvediyorsun. | Open Subtitles | أبي، وأنا أحاول أن أقول لك الخروج، وكنت تخريب أنه مع فرحة والإغاثة. |
| Ahbap, yanlış alıntı yapıyorsun ve güzelim Pretty in Pink'i mahvediyorsun. | Open Subtitles | يا صاح , لقد اسأت اقتباس الكلام وأنت تخرّب أغنية " جميلة و ورديّة " علي |
| Ve bu süreçte yerinde bırakılması gereken şeyleri kurcalayarak, başka herkesinkin hayatını mahvediyorsun. | Open Subtitles | و لكنك تدمّر الجميع في العملية إثارة الأشياء التي يفترض أن تبقى في مكانها متى سوف تكتفي , بن؟ |
| Evliliğimi mahvettin... şimdi kariyerimi mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تُخرّبُ زواجَي فقط... الآن أنت تُحاولُ لتَخريب مهنتِي. |
| Sen çetenin bir üyesisin ama bunu mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنتَ جزءٌ من المجموعةِ بالفعل و قد أفسدتَ ذلك. |
| Ayrıca babamın verdiği 900 Dolarlık elbiseyi mahvediyorsun. | Open Subtitles | أظنك تتلف بدلة قيمتها 900 دولار , ابي أهداني اياها |
| Günümü mahvediyorsun! | Open Subtitles | أنتم تفسدون يومي |
| Burada böyle içip hayatını mahvediyorsun sadece. | Open Subtitles | مجرد شخص ثمل, تهدم حياتك |