| O nedenle, "Onları okula getirelim ve mahzende öldürelim." diye düşündük. | Open Subtitles | ففكرنا أن نستدرجهم إلى داخل المدرسة ونقتلهم داخل القبو |
| mahzende bir şeyler çakıyordu ve ahşap birden parçalandı. | Open Subtitles | هو كَانَ يُثبتُ شيءَ في القبو والخشب فقط تَحلّلَ. |
| Erkek kardesi David Hunter'la birlikte mahzende şarap seçiyormuş. | Open Subtitles | لقد كانت فى القبو ,هى وأخيها دافيد هنتر يختارون النبيذ وقت الأنفجار |
| O mahzende dört saat beklerken biz rehineydik işte. | Open Subtitles | الرهينة هو ماكنّا عليه في السرداب لمدة 4ساعات ونصف |
| En iyi ihtimalle emekliliğin gelinceye kadar bir mahzende mektup ayıklarsın. | Open Subtitles | فسوف ينتهي بك الحال في قبو تفتح الخطابات بالبخار حتى تقاعدك |
| Seni vurduktan sonra beyefendi, tamamen kapalı, betondan bir mahzende kapalı kalacaksın... o figürler dans etmeyi durdurana kadar... bana bilmem gerekeni söylemezsen tabi. | Open Subtitles | بعدما أطلق عليك النار يا سيدي سوف يتم إحتجازك في سرداب مُظلم ومُحكم إلا إذا أخبرتني بما أحتاج إلى معرفته |
| Onu göz ardı etmeyi seçmek zorundalar ve mahzende ne olacağını da seçmeliler. | Open Subtitles | بالضبط كما يجب أن يختاروا بالقبو |
| Evet. mahzende genelde bir şeyler saklıyoruz. | Open Subtitles | القبو يستخدم في التخزين لكن ليس هذا ما كنت أتحدث عنه |
| Senin işin mahzende bekliyor seni yazı tura sonucuna göre. | Open Subtitles | عملك ينتظرك في القبو. كما تقول العملة المعدنية. |
| Menüde yoktur. Aşağıdaki mahzende, özel rezervimizde bulunur. | Open Subtitles | انه ليس على قائمتنا انه إحتياطي خاص أسفل في القبو |
| Menüde yoktur. Aşağıdaki mahzende, özel rezervimizde bulunur. | Open Subtitles | انه ليس على قائمتنا انه إحتياطي خاص أسفل في القبو |
| Son zamanlarda vaktinizi mahzende geçirdiğinizi biliyorum. | Open Subtitles | لاحظت أنك قضيت وقتاً طويلاً في القبو مؤخراً |
| Belki de mahzende beni ölümüne kuruturken bunu biraz daha açıkça belirtmeliydin. | Open Subtitles | ربّما تعيّن أن توضّح إليّ ذلك بينما كنت تجففني في القبو |
| - mahzende bir kiler var, tek yönlü. | Open Subtitles | هناك مخزن في القبو, طريق واحدة فقط للدخول. |
| Olay yeri inceleme birimi mahzende iki adet DNA buldu. | Open Subtitles | الجنائيّون وجدوا مجموعتين من الحمض النووي في ذلك السرداب. |
| Sanırım mahzende olacaktı. | Open Subtitles | أعتقـــد بأن هنــاك البعــض في السرداب. |
| Müdür bey bizimle mahzende buluşacak. | Open Subtitles | القيمُ على المتحف سيلتقي بنا في السرداب |
| Çıplak cesedi bir mahzende bulunmuş, boğazlanmış ve tecavüze uğramış. | Open Subtitles | جثتها العارية وجدت في قبو و تم خنقها و اغتصابها |
| Üç Kızkardeşin zehirli sırlarına açılan ikinci anahtar evlerinin altındaki mahzende gizlidir. | Open Subtitles | المفتاح الثاني لسمية أسرار الثلاثة أمهات مخفيا في قبو منزلهما |
| Hepsi orada yatıyor. - Gizli bir mahzende, meraklı gözlerden uzakta. | Open Subtitles | كلّه يجلس هناك في الإنتظار، حجزه في قبو فائق السرّية. |
| Seni vurduktan sonra beyefendi, tamamen kapalı, betondan bir mahzende kapalı kalacaksın... o figürler dans etmeyi durdurana kadar... bana bilmem gerekeni söylemezsen tabi. | Open Subtitles | بعدما أطلق عليك النار يا سيدي سوف يتم إحتجازك في سرداب مُظلم ومُحكم إلا إذا أخبرتني بما أحتاج إلى معرفته |
| - mahzende yaşayan biri var. | Open Subtitles | أحدهم يعيش بالقبو |