| makyöz de bana oral seks yapmıştı. | Open Subtitles | علاوة فتاة المكياج مصّت لي بينما تنجز قروحي المزيّفة |
| Karavanda sadece makyöz ve asistanı var. | Open Subtitles | والمسئول عن المكياج هو الوحيد الذي معه بالمقطورة وقد تم إغلاقها |
| Ardından, bir ara, bir makyöz yüzüne pudra sürmeye gelecek. | Open Subtitles | إذاً ، في وقتٍ ما ، فتاة المكياج ستأتيفقطلوضعالقليل، |
| Sonra o dönme makyöz ikide bir gelip oranı buranı elliyor, memelerine makyaj yapıyor falan. | Open Subtitles | ويأتي بعض ملوك فن المكياج كل عدة دقائق |
| makyöz buraya gelecek, tatlım. Bu şey de ne? | Open Subtitles | الآن, المكياج سيأتي إليك عزيزتي حسناً؟ |
| Sanırım makyöz kızlar dışarda beni bekliyolar. | Open Subtitles | أعتقد أن فتاة المكياج تريد قتلي |
| Law and Order'da kadın tecavüzcüyü oynarken makyöz göz altıma şişkinliği alsın diye ne sürdü biliyor musun? | Open Subtitles | عندما لعبت دور السيدة المُغتصبة في "مسلسل "لاو أند أوردر "لاو أند أوردر" مسلسل بوليسي مشهور حزر ماذا وضع رجل المكياج تحت عيناي |
| Hayır, o Brain. Ve o bir makyöz kız değil, o bir aptal. | Open Subtitles | لا , هذا ( براين ) , و هو ليس فتاة المكياج , إنه الغبي |
| Ted dün işte, bizim süper seksi makyöz Liz'e senden bahsedip durdum. | Open Subtitles | (تيد) ، البارحة في عملي تحدثت عنك لواضعة المكياج المثيرة (ليز) |
| makyöz! | Open Subtitles | المكياج |