| Ölü bir adamın masasında biriken okunmamış dosyalar yığınından başka bir şey değildi. | Open Subtitles | كل ما تملكه هي زيادة كومة الملفات غير المقروءة على مكتب رجل ميت |
| Hayatımı, sizin yapacağınız gibi redaksiyon masasında bitirmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن ينتهي الأمر بي كما سينتهي بكم على مكتب التحرير |
| Tek ihtiyacı bir kıyafet ve kravat ve bir de masasında bir hacı yatmaz birden "Bay Dufresne," eğer lutfederseniz oldu. | Open Subtitles | كل ما كان يحتاجه بدلة و ربطة عنق و فنجان قهوة على مكتبه وكان سيقول له لو سمحت يا سيد دفرين |
| Annem beni Brooklyn'e götürdü ve ihtiyar Doktor Solomon oradaydı masasında oturuyordu. | Open Subtitles | أخذتني أمي إلى بروكلين إلى الطبيب سولومون الذي كان جالساً خلف مكتبه |
| masasında oturmuş, yüzünde koca bir gülümseme, her tarafı dosyalarla çevrili. | Open Subtitles | بالقرب من الطاولة مع ابتسامة عريضة على وجهه محاط بجميع ملفاته |
| İlk önce Ross'u gümüş tabakta sundun sonra da Donna günlerdir masasında değil. | Open Subtitles | في البداية سلمتني روس على طبق من فضة ودونا ليست على مكتبها لأيام |
| Brian O'Blivion 11 ay önce ameliyat masasında sessizce öldü. | Open Subtitles | برايان بوليفيان مات في هدوء علي منضدة منذ 11 شهرا |
| Tek ihtiyacı bir kıyafet ve kravat ve bir de masasında bir hacı yatmaz birden "Bay Dufresne," eğer lutfederseniz oldu. | Open Subtitles | كل ما احتاجه كان بدله و رابطة عنق و طقم مكتب و كان سيقول له سيد دفرين لو سمحت |
| Kimya kitabımı Casey'in masasında unuttum, ve o yarın dönecekmiş. | Open Subtitles | "تركت كتاب الكيمياء فوق مكتب "كيسي و هو عائدٌ غدا |
| Babasının çalışma masasında neden teleskop saklıydı? | Open Subtitles | لماذا كانت عدسة التجسس تلك مختبأة فى مكتب أبية؟ |
| Monty'nin dürbünü. Aynısından babamın masasında gördüm. | Open Subtitles | عدسة تجسس مونتى ,لقد رأيت مثلها تماماً فى مكتب بابا |
| Kendi masasında şov melodileri imzalayan birisinin gözüne versatil kalem sokmuş. | Open Subtitles | سدد قلم رصاص بعين الرجل لأنه دندن لحن برنامج في مكتبه |
| Yavşak Mike yavşak masasında bulunan 560SL anahtarını menajerine satmış. | Open Subtitles | هذا الاحمق يحتفظ في درج مكتبه بمفاتيح سيارة المرسيدس هذه |
| Şu anda editörleri masasında oturuyor... | Open Subtitles | لماذا يقبع الناشر خلف مكتبه فى الآونة الأخيرة |
| Keşke çocuklar masasında olsaydık ve sen de altından beni parmaklasaydın. | Open Subtitles | أتمنى لو جلسنا على طاولة الصغار وكنت تداعبني باصبعك تحت الطاولة |
| -Yemek masasında eğiliyormuş gibi. -Ve dirseklerini rahat bırak. | Open Subtitles | الإعتدال لمنضدة العشاء ومرافق مرتاحة وعلى الطاولة |
| masasında oturmuş, gözlerini hareket edecek hâli bile yok. | Open Subtitles | لا أعلم إنها جالسة على مكتبها متعبةٌ جداً حتى لتحرك عينيها |
| Ama asistanı Betty, masasında kahvaltı edebilmek için erkenden geliyor. | Open Subtitles | لكن مساعدا له، بيتي، ويأتي في وقت مبكر لتناول الطعام لها وجبة الفطور في مكتبها. |
| Ve onlarla buluşmak derken, Haley'in masasında sikişmeyi mi kastediyorsunuz? | Open Subtitles | وبالإجتماع معهم ، هل تقصد مُضاجعتهم على منضدة هالى ؟ |
| Kralın masasında binlerce bağışlama olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ آلافَ عمليات العفو في منضدةِ الملكَ. |
| Bilmiyordum dedi ama masasında şu kalınlıkta, her tarafı kahve lekesi olmuş mavi bir dosya vardı. | Open Subtitles | قال أنه لم يكن يعلم ذلك لكن على طاولته ملف أزرق ضخم |
| Bunları bir havalı hokey(air hockey) masasında yapıyoruz. | TED | وقمنا بموازنتهم في طاولة الهوكي الهوائي. |
| Sadece, ikimizi annemle babamın yemek masasında otururken hayal ettim de. | Open Subtitles | تخيلتنا فقط نجلس أنا و أنت على طاولة الطعام مع والديَّ |
| Belki görmemesi gereken bir şey gördü ya da önemli bir mafya elemanı masasında kaldı. | Open Subtitles | ربما شاهد شيئاً لا يجب عليه مثلاً مجرم خاطيء مات على منصة عملياته |
| Aslında, ben Valerie'nin masasında oturacağım. | Open Subtitles | اوه , بالحقيقة سوف اجلس بطاولة فاليري .. اذا |
| Bana bir fener bul, bunu yemek masasında okumak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | ثمة على الأقل 200 صفحة جد لي مصباح سيتعين عليّ قرائته على المائدة |
| Vizonlar gibi. Her yerde. Mutfak masasında, yatağınızda, garajda. | Open Subtitles | مثل ثعالب الماء,فى كل مكان طاوله المطبخ,سريرك,الجراج |
| Rulet masasında, çıkış vizemize yetecek kadar kazanmaya çalışıyor. | Open Subtitles | عند طاولة القمار، يحاول الفوز بالمال من أجل التأشيرة |
| Buna bir benzetme şöyle olurdu; yemek masasında oturup acıkmayı beklemezsiniz, o zaman yatağın içinde yatıp uykunuzun gelmesini de beklemeyin. | TED | لذا المقارنة ستكون، أنت لن تجلس أبدًا على مائدة الطعام منتظرًا أن تجوع، فلماذا إذًا ستسلقي على سريرك منتظرًا أن تنعس؟ |