| Bizi karısına katlanmak zorunda bırakmasının geçerli mazereti yok. Mary! | Open Subtitles | و ذلك ليس عذرا ً ليفرضها علينا جميعا ً (ماري) |
| ikimizde biliyoruz bunun mazereti yok, başçavuş. | Open Subtitles | كلانا نعرف أن هذا ليس عذرا أيها القائد |
| Altı aydır eğitimdesin, mazereti yok bunun. | Open Subtitles | كنت تتدرب لستة أشهر ولا يوجد عُذر |
| Bunun bir mazereti yok. | Open Subtitles | حسنٌ, لا يوجد عُذر |
| -Bunun mazereti yok... | Open Subtitles | ليس لديك اي عذر العمّ وينرايت، أَنا آسف، |
| Davranışının hiçbir mazereti yok. | Open Subtitles | ليس لديك اي عذر بسبب سلوكك |
| Neden mi? Suç mahallinde yakalandı. Gerekli mazereti yok, üstelik bir kızı da rehine aldı. | Open Subtitles | لماذا تواجد في مسرح الجريمة , لا عذر , لماذا اخذ الفتاة كرهينة ؟ |
| Alkolik müzikol artistleri için olan bir evden gelen senin yaşındaki bir adamın bir kaçak gibi görünme ya da davranma mazereti yok. | Open Subtitles | رجل في مثل سنك لا عذر له كي يبدو كهاربا من وطنه مثل نجم موسيقي مدمن كحوليات |
| Bu yaptığının mazereti yok, Dana! mazereti yok! | Open Subtitles | ليس هناك عذر لهذا، دانا لا عذر |
| Bunun mazereti yok. Barack Obama'nın annesi de 18 yaşındaydı. | Open Subtitles | لا عذر لهم فأم (باراك اوباما) كان عمرها 18 |