| "Müdür Mazur, yaz tatilimizi boşa harcamamak için ne yapabiliriz? | Open Subtitles | يارئيس مازور .. مذا نعمل حتى لانهدر العطلة الصيفية؟ | 
| Bob Mazur emekli olmadı ve gizli görevlere devam etti. | Open Subtitles | بوب مازور لم يتقاعد واستمر بالعمل متخفياً لايزال هو و ايف زوجان سعيدان | 
| O rozeti taşımak, normal bir insan gibi terbiyeli olmamanı Mazur göstermez. | Open Subtitles | أتعلم , حملكَ لتلكَ الشارة لا يمنحكَ العذر بالتصرّف باللياقة الإنسانية الطبيعية | 
| Yine de bu, gitmeden önce birini öldürmesini Mazur göstermez. | Open Subtitles | هذا لا يعذر له أنه قتل روحاً قبل أن يرحل | 
| Sana olan derin duygularımla bana olan duygularını, karıştırmamı Mazur gör, Dan. | Open Subtitles | أعذر خلطي , دائماً أعماق مشاعري لك مع ما تحمله ربما لي | 
| Bunu daha önce duyduğunu söylerse bu bezgin muhabiri Mazur görün. | Open Subtitles | اعذروا هذا المراسل المنهك إذا قال انه سمع هذه العبارة من قبل | 
| Burayı işleten adamın adı Adam Mazur. | Open Subtitles | الرجل الذي يدير هذا المكان هو آدم مازور | 
| Fazla zahmete girmeden, Müdür Mazur. | Open Subtitles | والأن أقدم لكم الرئيس مازور | 
| Babam o beş dakikayı, büyük anne Mazur'u nasıl öldüreceğini ve cesedini nereye gömeceğini düşünerek geçirdi. | Open Subtitles | بالنسبهلأبيخلالهذه الخمسدقائقكانيفكر (كيف يقتل الجده (مازور واين يخفى الجثه | 
| Jamie Nelson, Sayın Hakim. Solumda ise Aaron Mazur. | Open Subtitles | جيمي نيلسون)، سيدي القاضي) (إلى جانبي(هارون مازور | 
| Eğer Sloane'u Mazur görürseniz, memnun olurum. | Open Subtitles | إن لم تمانع فى أعطاء العذر لسلون سأقدر ذلك | 
| Ama bu, kocamı tutuklatmakla tehdit ederek bana şantaj yapmanızı Mazur kılmaz. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يُعطيك العذر لإبتزازي بتهديدك بالقبض على زوجتي | 
| Bu durumda ve sadece bu durumda o beyefendi, tamamen istisna olarak, Mazur görülebilir. | Open Subtitles | في هذه الحالة فقط واستثنائياً يمكن أن يعذر استثنائياً | 
| Kocasını Mazur gör, evet Paco artık bunda uzmanlaştı. | Open Subtitles | أعذر الزوج شئ أصبح " باكو " معتادًا علية0 | 
| Karımı Mazur görün. Pek iyi değil. | Open Subtitles | اعذروا زوجتي فهي ليست على ما يرام | 
| Sormamı Mazur görün ama böylesi biri nasıl kaybolabilir? | Open Subtitles | أعذروني على سؤالي، ولكن كيف لرجل مثله أن يختفي؟ | 
| Bunu söylediğim için beni Mazur gör ama ne olmuş? Ne zamandan beri umurunda ki? | Open Subtitles | لا تؤاخذني لقول هذا، لكن فليكُن، منذ متى وأنت تحفل بذلك؟ | 
| Hayatı tehdit eden durumlarla, yani... eğer lise dramalarına ayıracak vaktim yok dersem... beni Mazur görmelisin. | Open Subtitles | مواقف من النوع التي تهدد الحياة, لذا عليك ان تعذرني اذا لم اجد الوقت لـ درامتك المدرسية | 
| Pekala, akşam bakacağım, ama o kadar, Bay Mazur. | Open Subtitles | حسناَ , سوف ألقي نظرة عليها الليلة , وهذا كل شيء يا سيّد "مايزور" ـ | 
| Bence çiçekleri sığ ve anlaşılır bir jest olarak gördü ve onları Mazur görülebilir bir öfkeyle paramparça etti. | Open Subtitles | أظنها اعتبرت هذه الأزهار على أنها البادرة السطحية الواضحة كما هي وقامت بتقطيعها إربًا في نوبة غضب مبررة. | 
| Cehaletimi Mazur görün, ama vergi dairesinde ne yapıyorsunuz? | Open Subtitles | فلتعذر جهلي، لكن ما الذي تفعله في مكتب الضرائب ؟ | 
| Kostüm için beni Mazur görün. | Open Subtitles | لقد تمكنت من الحضور عليكم أن تعذروني على هذه البدلة | 
| Lütfen bu acemilik döneminde kendisini Mazur görün. | Open Subtitles | رجاءً اعذروه على خبرته القليلة | 
| Üzgünüm. Lütfen, lüzumsuz gevezeliğimi Mazur görün. | Open Subtitles | آسف، اعذري رجاءً ثرثرتي الفارغة | 
| Irkçılığı Mazur görebilirim ama hayvan zulmüne dayanamam. | Open Subtitles | يمكنني التغاضي عن العنصريه و لكنني أرسم الخط عند القسوة على الحيوانات |