| NASA büyük bir uzay mekiği fırlatmıştı, buna karşı Ruslar, Mir Uzay İstasyonu'nu geliştirmişlerdi. | TED | أحضرت ناسا نموذج مكوك فضاء ضخم ومنتفخ. بينما أحضر الروس محطة فضاء مير. |
| Şu sandalyeyi açıp oturmanız lazım, şeklinizi alıyor. Bu güzel objeler de Barselona'lı Ana Mir'in. | TED | وأيضاً هذا المقعد، الذي يجب أن تفتحه للجلوس عليه ، بحيث يأخذ بصمتك ، وصولاً الى هذه السلسلة من الأشياء الجميلة التي تعتبر من تصميم آنا مير في برشلونة. |
| Bunu görmek için bir tanesini Mir Uzay İstasyonu'na yolladık. | TED | فأرسلنا واحدة إلى محطة مير الفضائية. |
| Mrs. Mir'in fırınını çok severdin. Neden işini değiştirdin? | Open Subtitles | لقد احببت معجنات السيده "مير" لماذا غيرت عملك ؟ |
| Mir, Parsa adına, Pakistan'da bir grup Amerikalı gazeteciyi öldürmüş. | Open Subtitles | مير) إغتال مجموعة) من الصحفين الأمريكانين في أفغانستان (بإسم (بارسا |
| Bağlantın, Vorovskoi Mir ile görüşüyor. | Open Subtitles | دليلك مرتبط بفوروسكوي مير (منظمة روسية اجرامية). |
| Tiriş Mir, Orta Hindukuş Sıradağları Peşhaver'in iki yüz altmış km kuzeyi, Pakistan | Open Subtitles | *تريش مير * السلسلة الجبلية المركزية لـ(كوش) الهندوسية على مبعدة 160 ميلاً من بيشوار , باكستان |
| Ve bir gün, Mir Shenzhen'le birleşti ve anladılar ki, birlikteyken hayat daha güzel olurdu. | Open Subtitles | وذات يوم، رست محطة (مير) بالقرب من (شينزين) وأدركوا أن الحياة ستكون أفضل سوياً |
| Mir, bir bukalemun. | Open Subtitles | مير) مثل الحرباء) لديه مهارات عالية للغاية |
| İzinli bir polis, bu Lateef Mir'in bir bara girdiğini arkadaki odaya gittiğini ve sonra ayrıldığını görmüş. | Open Subtitles | و شُرطي خارج دوام العمل رأى لطيف مير) يدخُل لحانة) دخل للغرفة الخلفية ثم غادر |
| Mir'e birkaç silah bırakması için onu tuttun. | Open Subtitles | لقد قُمت بتعيينه لتوصيل (بعض الأسلحة ل (مير |
| Sonra bugün uğradığında onları Lateef Mir'e teslim etmiştir. | Open Subtitles | (ثم قام بتسليمهم ل(لطيف مير عندما مر عليه اليوم |
| Mir için, kimlik özelliklerini yakmaktan başka herkese benzemenin en iyi yolu ne olur ki? | Open Subtitles | (ما من طريقة أفضل ليُصبح (مير كل هؤلاء الرجال سوى أن يقوم بحرق الشيء الذي يُميزه |
| Gibbs'in bodrumunda öldürdüğü adam Lateef Mir değil. | Open Subtitles | الرجل الذي قتله (جيبز) في طابقه السُفلي (لم يكُن(لطيف مير |
| - Şimdi Mir ile birlikte içeriye girdiler. Çıkart onları, hemen! | Open Subtitles | -لقد دخلوا للمبنى مع (مير)، أخرجيهم، الآن |
| Madem onlara Sajid Mir'i Hindistan'ın öldürdüğünü söyleyecektin o zaman neden her şeyi kaza gibi gösterdin? | Open Subtitles | إن أخبرتهم بأنّ (الهند) هي مَن اغتالت (ساجد مير) فما الفائدة مِن ترتيب كلّ شيء ليبدو كالحادث؟ |
| Pakistan 6 yıldır Sajid Mir diye biri olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | على مدى الست سنوات الماضية (باكستان) كانت تخبر العالَم بأنّه لا يوجد رجل يدعى (ساجد مير) |
| Ama Sajid Mir'in gaz patlamasında öldüğünü nereden biliyor? | Open Subtitles | لكن، كيف عرف أنّ الشخص الذي توفي في انفجار الغاز كان (ساجد مير)؟ |
| Rajan Sampat, gaz patlamasında öldü. Tıpkı Sajid Mir gibi. | Open Subtitles | توفي (راجان سامبات) في انفجار غاز تماماً بنفس الطريقة التي مات بها (ساجد مير) |
| Mir'den gelen enerji tüm gemimizin elektrik sistemlerine bulaştı. | Open Subtitles | (مير)أصابت من أتت التى ... الطاقة الكهربائية السفينة الأجهزة كل |