| Ya da tüm o konuşmalarınıza yatak muhabbeti mi diyelim? | Open Subtitles | أو نعتبر تلك الدردشات ''حديث ما قبل النوم'' | 
| Bundan sonra çalışmalarda kız arkadaş ya da kız arkadaş muhabbeti olmayacak. | Open Subtitles | حسناً من الآن فصاعداً لن تحضر هنا صديقات ولا حديث عن صديقات أثناء التمرين | 
| Ha, biz buna sadece yatak muhabbeti diyoruz, bebeğim. Hepsi bu. | Open Subtitles | حسناً ، هذا فقط الذي ندعوه كلام وسادة حبيبتي ، هذا كل شيء | 
| Ha, biz buna sadece yatak muhabbeti diyoruz, bebeğim. Hepsi bu. | Open Subtitles | حسناً ، هذا فقط الذي ندعوه كلام وسادة حبيبتي ، هذا كل شييء | 
| Yeni tanıştığım birisiyle üzerinde çalıştığım konunun seks olduğunu nadiren paylaşırım ve eğer muhabbeti hemen bitirmezlerse genelge oldukça ilgilerini çeker. | TED | ففي المناسبات النادرة التي أشارك فيها أحد معارفي الجدد حول دراستي للجنس، إن لم ينهوا المحادثة وقتئذٍ، سوف يكونون مفتونين عادة. | 
| Her muhabbeti kendi üzerine çeken kız olmaktan nefret ediyorum ama... | Open Subtitles | يا رفاق، أكره أن أكون الفتاةَ التي تجعل كلّ الحوار يدُر حولها، | 
| Beni dillemen bittikten sonra ateş başı muhabbeti mi yapabilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا أن نتحدث حديثاً بعيداً عن النار بعد أن تنتهي من استخدام لسانكِ معي؟ | 
| Erkek muhabbeti. Avlanma ve tıraş olma ve ayakkabılar. | Open Subtitles | أحاديث رجولية ,عن الصيد و عن الحلاقة و الأحذية. | 
| Bu ölü adamla geyik muhabbeti Yapmayı gerektirmez. | Open Subtitles | الذي لا يتطلب فعلا أي دردشة مع الرجل الميت | 
| Yani kim nerede savaşacak muhabbeti burada bitmiştir. | Open Subtitles | لذا، لن يكون هناك حديث أكثر حول ذهابه لأي مكان للقتال. | 
| Golf muhabbeti kulağa çok seksi geliyor, değil mi? | Open Subtitles | حديث عن الجولف يبدو كلاماً جنسياً أليس كذلك ؟ | 
| Mecdel kışlalarında, peygamberlerin küçük bir muhabbeti geçiyordu. | Open Subtitles | كان هناك حديث القليل من الأنبياء في الثكنات المجدلية. | 
| Umumi taşıt mı? Böyle diyen çok çocuk var ama soyunma odası muhabbeti. | Open Subtitles | هذا ما يقوله العديد من الشباب لكنه كلام لا طائل منه | 
| Chuck'un kasları harika ama muhabbeti bir Oscar Wilde değil, hatta Diablo Cody bile değil. | Open Subtitles | ليست مثل كلام أوسكار وايلد، أو حتى ديابلو كودي فيرونيكا، كيف كان القيقب الذي تناولتينه الليلة الماضية؟ | 
| - Başkaları umurumda değil. - Mezarlık muhabbeti bu. | Open Subtitles | ـ لا أبالي بشأن الآخرين ـ كلام فارغ | 
| Bu muhabbeti bitirmek isterdim ama sanırım bir misafirin var. | Open Subtitles | كنت أحب أن أنهى هذه المحادثة و لكن أنت لديك شئ كبير لتقوم به | 
| Aynı muhabbeti kaç kere yapmış olduğumuza inanamazsınız. | Open Subtitles | لن تصدق كم مرة علينا ان نخوض تلك المحادثة نفسها | 
| Hayır, bak seninle bu muhabbeti yapmayı sevmiyorum. | Open Subtitles | لا تعرف ماذا ؟ أنا لا أتمتع بإجراء هذه المحادثة معك | 
| Bir yıl sonra yine aynı muhabbeti yapıyor olursak çocuk senindir. | Open Subtitles | إن كنا نقوم بهذا الحوار بعد عام من الآن أقسم أنه سيكون لك | 
| bir sürü sapık, hasta ruh tipin arasına kesin şu depresif muhabbeti.. | Open Subtitles | أناس مختلين بإمكانك معرفة هذا كفى حديثاً في هذا الأمر | 
| Yetişkinlerle bir kaç saat bir kaç içki, bebek muhabbeti yok. | Open Subtitles | نعم، نعم بضُعُ ساعات مع بعض الكبار فحسب القليل من الشراب، بلا أحاديث عن الأطفال. | 
| Evet, evet, tabii... Şu muhabbeti yapmak hiç istemiyorum şu an. | Open Subtitles | أجل، أتعرفون، إنّي لا أريد أن أجري هذه المُحادثة الآن، شكراً. | 
| Tüm bu boru muhabbeti, soğutulmuş kalsiyum klorürü küçük bir su havuzunun altındaki bakır borudan geçirerek bir curling sahası oluşturabileceğimizin farkına varmamızı sağladı. | Open Subtitles | كل هذا الحديث حول الأنابيب جعلنا ندرك أنه بدفع كلوريد الكالسيوم المبرد من خلال أنابيب النحاس تحت حوض صغير من الماء | 
| Tüm bu soğuk muhabbeti yüzünden üşüdüm. | Open Subtitles | كل هذا الحديث عن البرد يجعلني أبرد هل هذا غريب؟ | 
| Burada süper kahramanların anüslerini sondajlama muhabbeti yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعمل محادثة عن تقصّي مؤخرات الأبطال الخارقين | 
| Pekâlâ muhabbeti geçip sadede gelelim. | Open Subtitles | على مايرام,حسناً يجبُ أن تتوقفي عن المجاملات |