| Bu akşam bira ve meyve suları, bayanlar. musluktan birşey yok. | Open Subtitles | الجعة و صناديق العصير الليلة سيدات لا شيء يخرج من الصنبور |
| Tek hatırladığım bir musluktan su fışkırdığıydı. İşte bu. Musluk! | Open Subtitles | بطبيعة الحال، الصنبور نعم، يجب أن يكون ذلك |
| Reklamlar sırasında küveti musluktan akan sıcak suyla doğrudan ısıtacaksın. | Open Subtitles | ستقوم بتسخين حمامي بسرعة من الصنبور خلال الإعلانات التجارية |
| Banyo yapmaya ve musluktan akan suyu seyretmeye bayılıyorum. | Open Subtitles | أحب الاستحمام ومشاهدة المياة تنساب عبر الحنفية |
| Duvara monte edilmiş musluktan tertemiz su akması o kadar güzel bir şey ki. | Open Subtitles | كل تلك المياة النقية الجميلة تنساب عبر الحنفية اللصيقة على حائطي |
| Kovaları musluktan akan sıvıyla doldur, ve kancada dengede dursunlar. | Open Subtitles | إملأ الدلو بالسائل من الصنبور ووازنهما على القطب |
| musluktan su içtim ve ahududulu enerji jölesi yedim. | Open Subtitles | كلا شربت الماء من الصنبور و مشروبا للطاقة، بنكهة التوت |
| 15 yıl sonra ABD'deki en büyük iş sektörü şişe suyu olacak çünkü musluktan akanlara dokunmak istemeyeceğiz. | Open Subtitles | بعد 15 عام أهم صناعة في الولايات المتحدة ستصبح المياه المعبأة لأننا لن نرغب في شرب مياه الصنبور |
| Pompa musluktan gelen tazyikten fazlasını sağlarsa... | Open Subtitles | إذا كانت المضخة قادرة على توليد ضغط اكثر من ضغط الماء الخارج من الصنبور |
| Bazen musluktan su çamurlu gelir. | Open Subtitles | حسناً، الماء الذي يخرج من الصنبور في بعض الأحيان يخرج سيئاً |
| Kova lavabonun altında, su musluktan akıyor. | Open Subtitles | الدلو هو تحت المغسلة، وهناك المياه في الصنبور. |
| musluktan akan su, klima, sıcak bir hediye? | Open Subtitles | مياه في الصنبور ومكيف هواء، وهدية انتقال للمنزل الجديد؟ |
| Ben San Diego State'de okurken, yurdumuzda musluktan votka akardı. | Open Subtitles | عندما ذهبت إلى سان دييغو الدولة، كان لي سكن جامعي للطالبات الفودكا على الصنبور. |
| Kendi alışkanlıklarınızı düşünebilirsiniz; ister yeni bir araba olsun, ister bir tatil olsun, ister musluktan akan suyu içmek oldukça güvenliyken şişelenmiş su almak gibi bir şey olsun. | TED | أو مجرد شيء مثل شراء مياه معبأة في زجاجات بدلا من استخدام مياه الصنبور الصالحة تماما للشرب. يمكن أن تأخذ المال الذي تنفقه على تلك الأشياء التي لا لزوم لها |
| Banyoya giriyor... ..musluktan bir bardak su dolduruyor... | Open Subtitles | يذهب إلى الحمام يصب كأس ماء من الصنبور |
| Meleğim musluktan içemez! | Open Subtitles | حبيبتي الصغيرة لن تشرب من ماء الصنبور |
| Konu su olunca, insanlar durumu kolayca görmezden gelebiliyor, şu an musluktan su aktığı için her şey yolunda gidecekmiş gibi. | TED | وعندما يتعلق الأمر بالمياه، يغض الناس الطرف بسهولة عن الأمر، متظاهرين أنه بما أن الماء يأتي مندفعا من الحنفية الآن، فكل شيء سيكون على ما يرام للأبد. |
| musluktan su verebilirsin. | Open Subtitles | تستطيع اعطائه الماء من الحنفية. |
| musluktan ne akıyor? | Open Subtitles | ما الذي يخرج من الحنفية الآن |
| - Direk musluktan. | Open Subtitles | من الحنفية مباشرة |
| musluktan damlalar düşüyor. | Open Subtitles | قطرات من الحنفية تسقط بالاسفل |