| Fakat Cleaver sanki nükleer bir soykırımdan söz etmiş gibi. | Open Subtitles | لكن بدا وكأن كليفر كان يتحدث . عن كارثةٍ نووية |
| nükleer bir denizaltı, 5 gün önce, Beaufort Denizi'nde, onun aracını buldu. | Open Subtitles | أي حدّدت غوّاصة نووية مكان حرفته في بحر بيوفورت قبل خمسة أيام. |
| Tamam, nükleer bir patlama olsun. Dünyada kalan tek erkek benim. | Open Subtitles | حسناً، لنقل إن محرقة نووية وقعت وأمسيت الرجل الوحيد في العالم |
| Tüm Metropolis'i, bunun nükleer bir patlama olmadığı hususunda temin ederim. Toplum için bir tehlike söz konusu değildir. | Open Subtitles | وأود ان أذكر الجميع بأنّ هذا الأنفجار ليس نووياً أو يعرض المجتمع لأيّ خطر |
| Kalbi zayıf bir adam, nükleer bir bombayla birlikte olmamalı. | Open Subtitles | رجل بقلب ضعيف لا يجب أن يكون مع قنبلة نووية |
| Peki şimdi nükleer bir süper devlet kışkırtması yaparken teröristlerle nasıl savaşabilirim? | Open Subtitles | كيف يمكنني أن أقاتل الان هؤلاء الإرهابيون بينما أثير قوة نووية عظمى؟ |
| Fakat Cleaver sanki nükleer bir soykırımdan söz etmiş gibi. | Open Subtitles | لكن بدا وكأن كليفر كان يتحدث . عن كارثةٍ نووية |
| Ve nükleer atık çöplüğünde nükleer bir bomba mı patlatacağız? | Open Subtitles | و بتفجير قنبلة نووية في منشأة للتخلص من النفايات النووية |
| Kim Vegasın yakınında nükleer bir bomba patlatacak kadar çılgın olabilir? | Open Subtitles | من هو مجنون بما يكفي ل اختبار قنبلة نووية خارج لاس؟ |
| Uzun değil, nükleer bir fabrika işine kısa sürede girmemiz için onun kaynaklarının bir kısmıyla bir iş yapmayı umuyoruz. | Open Subtitles | ليس بالنسبة لنا، نحن نأمل بمقايضة جزءا من احتياطياته لمحطة نووية مع إمكانية الاستخدام الفوري |
| Ne de olsa haftanın her günü üzerimize nükleer bir bomba düşmüyor değil mi? | Open Subtitles | على كل حال، فلا تسقط علينا قنبلة نووية كل يوم في الأسبوع، صحيح؟ |
| Çıkmak istemesini nasıl sağlarsın? Çıkmak istemelerini nasıl sağlarsın? hem de nükleer bir denizaltıdan... | Open Subtitles | كيف تجعلهم يرغبون في الخروج من غواصة نووية |
| CNS, nükleer bir deney yapıp bunu sakladığımıza dair bir hikaye uydurmuş. | Open Subtitles | سى.ان.اس تدعي أننا نغطي تجارب أختبار أسلحة نووية |
| Cankurtaranlardan biri nükleer bir aleti söküyordu. | Open Subtitles | أحد حراسِ الإنقاذ يحاول تفكيك قنبلة نووية |
| Ben daha çok bir sürü... küçük insanın tekno müzikle etrafta dans ettiği... kocaman nükleer bir mantar bulutu düşünüyordum. | Open Subtitles | لا ، لا لقد كنت افكر فى صورة بها غمامة نووية مع بعض الاشخاص يرقصون حولها |
| Bana beklememi falan söyleme. nükleer bir bombanın üzerinde oturuyorum! | Open Subtitles | لا تطلب مني الانتظار أنا أجلس فوق قنبلة نووية على وشك الانفجار |
| Düşmanlarımıza nükleer bir koz vermek mi istiyorsunuz? | Open Subtitles | هل تُريد زناداً نووياً أن يقع بأيدي العدو؟ |
| Peki bu, nükleer bir savaş başlığındaki sızıntı nedeniyle olmuş olamaz mı ? | Open Subtitles | ألا يحتمل أن يكون بسبب رأس نووى ؟ لقد قرأت عن هذه الأنواع من الحروق |
| nükleer bir facia oldu. Ben dünyadaki son erkeğim. | Open Subtitles | هناك قنبله نوويه ضربت العالم وانا الرجل الاخير على وحه الارض |
| nükleer bir savaş başlığı kayıp. | Open Subtitles | هناك صاروخ نووي مفقود |
| Az önce teröristlerin nükleer bir aygıtı önümüzdeki iki saat içerisinde patlatabileceklerini öğrendim. | Open Subtitles | لقد علمت للتو أن الارهابيين ربما يطلقون الصاروخ النووي خلال الساعتين القادمتين |
| Sen "Bu istasyon nükleer bir reaktörden güç alıyor olabilir" dememiş miydin? | Open Subtitles | ألا تتوقع أن هذه المحطة على الأرجح تعمل بواسطة مفاعل نووي ؟ |
| Uydu, Atlas Okyanusu'nun güneyinde nükleer bir patlama yakaladı. | Open Subtitles | القمر الصناعي رصد انفجار نووي في جنوب الأطلسي |