| Biliyorsun, bu insanlar toplum için kurbanlar için, alehlerinde tanıklık yapanlar için nezaketen kayıt altına alınır. | Open Subtitles | تعلمين ان هؤلاء الناس مسجلين مجاملة للمجتمع للمجني عليه الناس الذين شهدو ضدهم. |
| Eski kocama nezaketen, sesimi de beğeniyorlar. | Open Subtitles | وقد ابدوا اعجابا بصوتي مجاملة لزوجي السابق |
| En iyi teknik adamımı, nezaketen bile bana danışmadan aldın ben bunu destek ekibinden öğrendim. | Open Subtitles | أخذت أفضل تقني للعمليات لدي ولا حتى إتصال مجاملة وكان علي أن أعرف ذلك من الدعم الفني |
| En azından bana nezaketen bir cevap verebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تجيبني على الأقل من باب المجاملة |
| Sizin takdirinize nezaketen sözleşmeyi size de göndermekten mutluluk duyarım. | Open Subtitles | سيسعدني أن أقدم لك عقداً إحتجازي يصل إلى سريتك كمجاملة |
| Size nezaketen karışmıyorum dedektif, ama o binaya girecek olursanız, sizi barikatın diğer tarafına koyarım! | Open Subtitles | أنا أدعك تبقين إزاء مجاملة لكن حاولت دخول القبو سأضعك في الطرف الآخر من الحاجز |
| Dedektif, bu sadece nezaketen arama. | Open Subtitles | إنصت إليّ حضرة المحقق فذلك الإتصال مجاملة لك |
| Geçmişte cadılara yardım ettiğin için seninle nezaketen buluştuk. | Open Subtitles | لقائنا بك أصلًا مجرّد مجاملة لأنّك كنتَ صديقًا للساحرات في الماضي. |
| nezaketen aradım ama her zaman yardımını kullanabiliriz. | Open Subtitles | إعتبرها مجاملة لكن، حسنا، نحن دائماً نستفيد من مساعدتك |
| Eğer yasal olarak bağlayıcı bir anlaşma dışında buraya gelirsen nezaketen toparlanmam için zaman verirsin. | Open Subtitles | إذا كنت قادما هنا لتبرم صفقة ملزمة قانونا، هل يمكنك أن تقدم لى مجاملة لأختيار وقت مناسب. |
| Ben yasal işlem yaptırmadan önce nezaketen yapılan bir görüşme. | Open Subtitles | هذا لقاء مجاملة قبل ان اجلب الاجراءت القانونية |
| Danny, bu kurulda söz hakkın olabilir ama bu sadece nezaketen. | Open Subtitles | "داني"، قد يكون لك رأي ضمن مجلس الإدارة، لكنها مجرد مجاملة. |
| nezaketen sorayım dedim zaten. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنّ عليّ سؤالكِ منْ باب المجاملة. |
| Bu sadece nezaketen bir ziyaret ki işi değerlendirebilsin. | Open Subtitles | هذه الزيارة من باب المجاملة لترى كيف ستكون الأمور |
| Buraya nezaketen geldim... 1991 yılında Irak'ta neler yaşandığını biliyorum. | Open Subtitles | لقد أتيت إلى هنا فقط من باب المجاملة أعلم ما حدث في العراق سنة 1991 |
| nezaketen, ödediğin parayı da geri vereceğim. | Open Subtitles | كمجاملة سأعيد كامل العربون الذي دفعته لي |
| nezaketen, davaya bir kopyasını sunuyorum. | Open Subtitles | كمجاملة أقوم بتزويد محامى الإدعاء نسخة |
| Şimdi senin de nezaketen de olsa yanımda olman gerekmez mi? | Open Subtitles | ألا يفترض أن تكوني في صفي لما تبقى من اليوم فقط من باب المجاملة؟ |
| Müvekkilim burada nezaketen bulunuyor. | Open Subtitles | برفق أيّتها المحققة فموكّلتي هنا على سبيل المجاملة |
| Sana nezaketen soruyorum. | Open Subtitles | إني أخبركِ بالأمر من باب اللباقة |
| Röportaj bittikten sonra, Kanal 12, izleyemeyenler için bütün görüntüleri nezaketen son bir kez daha yayınladı. | Open Subtitles | ، وعندما انتهت المقابلة ، القناة 12 وكخدمةٍ منهم للذين فاتتهم المشاهدة أعادوا بث شريط الفيديو كاملا لآخرة مرة |
| Ben ve adamların nezaketen son ağırlama için, köye gidiyoruz, uf... | Open Subtitles | أنا و الرجال سنتوجه للقرية.. من أجل ليلة أخيرة من الضيافة.. مُجاملة من... |
| - Sana nezaketen şerif diyorum. | Open Subtitles | -أدعوكَ ب"المأمور" من بابِ اللباقة . |
| Polis memuru, sırf nezaketen bıraktı bizi. | Open Subtitles | إنّ صديقنا يُخبرنا من باب المُجاملة. |