| O kış, Sonja ile harika vakit geçirdik. | Open Subtitles | هذا الشتاء أنا و(سونيا) قضينا وقتاً رائعاً. |
| O kış Jack Donovan vefat etti. | Open Subtitles | في هذا الشتاء توفي جاك دونوفن |
| Princeton'da yaşayan insanların, aşağı yukarı dörtte biri O kış açlık ve soğuktan hayatını kaybetti, ama bunu kimse hatırlamaz. | TED | وما يقارب ربع سكان مدينة برينستون ماتوا ذلك الشتاء من الجوع والبرد , لكن لا أحد يتذكر ذلك |
| Onun ailesinden borç almayı, O kış kabul etmişti. | Open Subtitles | كان ذلك الشتاء الذي قرر فيه أن يأخذ القرض من والديها |
| O kış olan kazası tüm kampüsü çalkalamıştı. | Open Subtitles | أجل، حادثته ذاك الشتاء هزت الحرم الجامعي بكله |
| O kış koyunlar ölmeye devam ettiler. | Open Subtitles | في ذلك الشتاء إستمرّت الخراف بالموت |
| O kış, Yanko sonsuz bir yalnızlığa tahammül etti. | Open Subtitles | ذلك الشتاء ، تحمل يانكو وحدة غامرة |