| O kadar çok deneyimsiz gönüllü var ki, vakit kaybediyoruz. | Open Subtitles | العديد من الناس يريدون المساعدة لكن ينتهي الامر بإهدار وقتنا |
| - Hayır. Hayır, bunu asla söylemedim. O kadar çok kelimeyle değil. | Open Subtitles | لا , لا , لم أقل ذلك أبداً وليس العديد من العبارات |
| Sus! Bana O kadar çok yazdın ki! Hepsi çok güzeldi. | Open Subtitles | اسكت، فقد كتبتَ الكثير من الرسائل رسائل جميلة، أنكرها لو استطعت |
| Ne kadar çok beklersek, O kadar çok adam toplayacaklar. | Open Subtitles | كلما بقينا هنا , كلما زاد عدد الرجال الموجودين بالخارج. |
| Tachibana'yı kurtarmayı O kadar çok mu istitordun? | Open Subtitles | هل تريد انقاذ السيدة تاكيبانا لهذه الدرجة ؟ |
| Ama Jane, O kadar çok harika kıyafet fikrim var ki. | Open Subtitles | لكن , جين , حصلت على العديد من الافكار الجيده للفساتين |
| Bu evliliğin O kadar çok sorunu var ki gerçek olmalı. | Open Subtitles | هذا الزواج فيه العديد من المشاكل، لا بد ان يكون حقيقة. |
| O kadar çok planım vardı ki ne olduğunu ben bile bilmiyorum. | Open Subtitles | كان لدي العديد من الخطط لا أعلم ما الذي حدث. الحياة؟ أعتقد. |
| Yapacak O kadar çok şey var ki, o kadar taze ki. | TED | هناك العديد من الأمور للقيام بها، أمور جديدة كليا. |
| Demek istediğim, şu anda O kadar çok dizi var ki, Roy'un herhangi bir dizi seçmesi mümkün değil. | TED | أعني، أن هناك العديد من العروض التلفزيونية على الساحة، تصعّب على روي أمر اختياره للعروض. |
| O kadar çok para kazanıyor olacağız ki, bunların hiçbir önemi kalmayacak. | Open Subtitles | سوف نحصل على الكثير من المال لا علاقه بين موتهم و المال |
| O kadar çok et vardı ki buruşuk köpekler gibiydi. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الجلد كان ككلب الـ شار بي |
| Ayrıca bir sürü eyalette, O kadar çok suçtan aranıyordu ki, | Open Subtitles | لقد كان مطلوباً في عدّة ولايات لضلوعه في الكثير من الجرائم |
| Tuvalete ne kadar çok giderlerse, O kadar çok gübre elde ederiz ve O kadar çok iyi durumda oluruz. | TED | و كلما زاد عدد مرات تردده على الحمام زاد ما نحصل عليه من أسمدة، ما يجعلنا أفضل، صدقوا أو لا تصدقوا. |
| - Bunun farkında mısın? - O kadar çok mu korkuyorsun, Doktor? | Open Subtitles | هل أنت خائف منه لهذه الدرجة أيها الطبيب ؟ |
| Hamile olmayı O kadar çok istiyorum ki, zihnim oyunlar oynuyor. | Open Subtitles | أريد فقط أن أكون حاملا بشدة لدرجة ان عقلي يهيئ لي |
| O kadar çok var ki, artık dikkate almıyorum. | Open Subtitles | لقد تلقيت الكثير منها و لا أعير انتباهاً لها في الوقت الحاضر |
| Onu O kadar çok sevdim ki bir resmini aldım. | Open Subtitles | لقد أعجبت بها كثيراً حتى أننى أحضرت صورتها أيضاً |
| O kadar çok inkar ederiz ki, göz önündeki gerçeği göremeyiz | Open Subtitles | ننكر كثيراً لدرجة أننا لا نستطيع تمييز الحقيقة أمام وجوهنا تماماً |
| Ne kadar çok durdurmaya çalışırsam, O kadar çok eşeler. | Open Subtitles | كلما حاولت إيقافه, كلما ازداد عزمه على التحقيق |
| Onları serbest bırakmak ne kadar uzun sürerse, O kadar çok beraber oluruz, değil mi? | Open Subtitles | كلما زادت الفترة حتى تحرريهم, كلما زاد الوقت لنا معاً , أليس هذا صحيح ؟ |
| Herkesi O kadar çok seviyorum ki, bazen ben de patlayabilirim. | Open Subtitles | أحب الجميع كثيراً أعبر عما أشعر به في بعض الأحيان |
| Biliyorsun, geçen perşembe biraz ileri gittim ve normalde O kadar çok içmem. | Open Subtitles | تعرف الثلاثاء الماضي, كنت متشجعة قليلاً, وأنا لا أشرب كثيراً في العادة |
| "O kadar çok kan kaybeden kimse yaşamaz" yeterli bir cümle. | Open Subtitles | لا أحد يفقد كل تلك الكمية من الدماء و يعيش ليذكر قصته |
| O kadar çok paraları varsa bunu sana harcamalılar. | Open Subtitles | إذا كان لديهم ذلك القدر من المال يجب أن ينفقوه عليك |
| O kadar çok evlenmek istiyorum ki, bu yüzden evlenemem. | Open Subtitles | أريد الزواج منك بشدة حتى أني لا أستطيع القيام بذلك. |