| Canına oku onun! o sürtüğe bir donut fırlat! | Open Subtitles | عليكِ بها ، ألقِ الدونات على تلك العاهرة |
| Birisinin o sürtüğe haddini bildirmesi gerek. | Open Subtitles | يجب أن أي شخص ما يصفع تلك العاهرة |
| o sürtüğe ve kondomlara da rastlamazdım. | Open Subtitles | وارى تلك العاهرة والواقيات الجنسية |
| Hatta söyle o sürtüğe, onu gördüğümde gerçek bir güvercin alıp onu güvercinle döveceğim. | Open Subtitles | " فى الحقيقة , اخبر تلك العاهرة عندما اراها " " سأجلب طير حقيقى و ابرحها ضرباً بواسطتة " |
| - Bakın. Tanrı şahidimdir ki o sürtüğe şişeyle falan vurmadım. | Open Subtitles | فلتشهد السماء أني لم ألمس تلك العاهرة |
| Gözlerinle gördün, o sürtüğe ne biçim asılıyordu. | Open Subtitles | لقد رأيته هناك وهو يغازل تلك العاهرة. |
| Veda konuşmasını yapma hakkını o sürtüğe karşı bir muamele kala kaybedecektim Lindsey Hung'a. | Open Subtitles | لقد كنت على بعد ممارسة جنس يدوي واحد لكي أكون أنا هي الطالبة المتفوقة وأتفوق على تلك العاهرة لينزي هانغ)، صحيح ؟ |