| - Oha ya! - Biz yaparken, o bana odaklanıyor. | Open Subtitles | عندما كنّا نفعلها، إنه يركّز علي. |
| Mateo, atlayışı kayda almak için dikkatini verirken Mark, uçurumun ön tarafındaki düşüşe odaklanıyor. | Open Subtitles | يركّز "ماتيو" على محاولة تصوير القفزات بينما يركّز "مارك" على واجهة الجُرُف من أجل السقوط |
| NOAA'ya göre, tesis sadece deniz kurtarımı ve korumaya odaklanıyor. | Open Subtitles | طبقاً لإدارة المحيطات، فهذه المنشأة تركز على إنقاذ البحريات وحفظها |
| Sınıfı insanlaştırma adına yapılan bir çok şey öğrencinin öğretmene bölündüğü orana odaklanıyor. | TED | الكثير من الجهود لأنسنة فصول الدراسة تركز على نسبة المعلمين إلى الطلاب |
| RCSS bir bölgeye odaklanıyor. | Open Subtitles | أيضا , نظام الرصد و المراقبة عن بعد يركز على منطقة معينة |
| Bir hayat almanın büyük dehşetini yaşayınca insan daha küçük detaylara odaklanıyor. | Open Subtitles | العقل يركز على صغائر الأمور عندما يواجه الرعب الأكبر وهو سلب حياة انسان. |
| Kapitalist sisteme yönelik eleştirilerimizse genelde, aslında pek de piyasa kapitalisti olmayan Çin gibi ülkelere odaklanıyor. | TED | مع ذلك انتقادنا للنظام الرأسمالي يميل إلى التركيز على البلدان مثل الصين والتي ترتكز بشكل واضح على الأسواق القائمة على الرأسمالية. |
| Batı tıbbı hastalıklara fazla odaklanıyor. | Open Subtitles | علاجكم يركّز فقط على المرض |
| odaklanıyor. | Open Subtitles | إنه يركّز ذهنه. |
| Gördüğünüz gibi bu doktorlar, terapistler ve kişisel gelişim rehberleri hastalığa değil, bulguya odaklanıyor. | TED | فكما ترون، هؤلاء الأطباء، والمعالجين، وجماعات المعالجة الفردية كلها تركز على الأعراض وليس المرض. |
| O yönlendirirken omuz kemerine ve koluna odaklanıyor. | TED | حتى انه يستخدم القيادة التي تركز على حزام الكتف وذراعه. |
| Uzun zaman önce okuduğum bir şeye odaklanıyor Rabbi Hyman Schachtel denen biri | TED | تركز على شيء كنت قد قرأته منذ زمن بعيد من شخص يدعى رابي هيمان سكاتشيل |
| İşine çok odaklanıyor. | Open Subtitles | فهو يركز على عمله جدا. إنه لطيف للغاية. |
| Topa odaklanıyor. | Open Subtitles | و يركز على الكرة |
| Süpermarketler herhangi bir zamanda sadece iki ya da üç günlük yiyecek stoğu bulundururken genellikle sürdürülebilirlik dondurucuların enerji verimi ve salataların paketlerine odaklanıyor. | TED | عندما تحوي محلات السوبر ماركت لدينا مؤونة يومين أو ثلاثة عند زمن معيّن، تميل الإستدامة غالبا إلى التركيز على كفاءة استعمال الطاقة في المُجَمِّدَاتِ والعبوة التي يتم لفّ الخس فيها |