| Onları bir düşünsene, şu an ofislerinde ter içindeler art arda sigara yakıyorlar, tırnaklarını yiyorlar ülserleri koca bir teknenin gövdesinde bir delik açacak kadar asit üretiyor. | Open Subtitles | فكّر بهم، يتعرقون في مكاتبهم يقضمون أظافرهم قرحتهم تتحول لأسيد حارق يُحدث ثقبًا في سفينتهم |
| Sonra federaller, sekreter bile olsa kendi ofislerinde çalışan milis halk kahramanının annesine dokunamadığı için işten çıkarmış. | Open Subtitles | و لأنّ الفدراليّين لم يتمكّنوا من جعل والدة ،قائد العصابة البطل، تعمل بأحد مكاتبهم حتّى كسكرتيرة، يقومون .بطردها |
| Onlar sadece ofislerinde doğru zamanda doğru yerdeydiler. | Open Subtitles | مكاتبهم الميدانية حدثت لتكون في المكان المناسب في الوقت المناسب. |
| Bir sorum var, etrafa kulak kabartıp, insanların ofislerinde özel eşyaları karıştırırken bizi işten atacağını da öğrendin mi acaba? | Open Subtitles | دعني أسألك في تسللك حول الأشياء الخاصة التي تحصل في مكاتب الناس هل اكتشفت أنه يوصد الأمور أمامنا ؟ |
| Şehirdeki neredeyse tüm uygun erkekler ofislerinde saklanıyor falan herhalde. | Open Subtitles | أتعرفين كل الأشخاص القابلين للمواعدة هم في مكاتب |
| Hikâyemiz şehir çöplüklerinde başlayıp belediye binasının saf ofislerinde sona eriyor. | Open Subtitles | كل هذا يبدأ من مطمر النفايات وينتهي في أعلى مكاتب بلدية المدينة |
| Sonra federaller, sekreter bile olsa kendi ofislerinde çalışan milis halk kahramanının annesine dokunamadığı için işten çıkarmış. | Open Subtitles | بعدها وبسبب أن الفدراليون ليس لديهم أم لبطل قومي تعمل في أحد مكاتبهم حتى كسكرتيرة |
| Diğer insanlar işlerini ofislerinde bırakıp eğlenebiliyorlar ama biz çok farklıyız. | Open Subtitles | أعني الآخرين يتركون عملهم في مكاتبهم يفسحون عما بداخلهم |
| Ya onların ofislerinde ya da öğle yemeklerinde görüşüyorduk. | Open Subtitles | لا. كنا نتقابل في مكاتبهم أو على الغداء. |
| henüz kayıt yaptırmadılarsa bulacağım. Çünkü, tüm teknoloji şirketlerine Girls Who Code sınıflarını ofislerinde açmaları için ihtiacımız var. | TED | وإذا لم تكن من المنخرطين فسأجدك ، لأننا بحاجة إلى كل شركة من شركات التكنولوجيا لتضمين أحد الفصول الدراسية لبرنامج فتيات مُبرمِجات في مكاتبهم. |
| Bu ölenlerin kendi ofislerinde, davetsiz biri tarafından tehdit edilmeleri çok komik. | Open Subtitles | هؤلاء الناس الميتون كانوا مهددون من قبل دخيل في مكاتبهم... |
| O alçak hayvanlar polaroid resimlerini çekmişlerdi ve ofislerinde millete gösteriyorlardı ve emin olabilirsin ki bu, gurur duyduğum bir şey değildi. | Open Subtitles | هؤلاء الحيوانات الملاعين اخذو نزوتهم منكى وقد كانوا يتفاخرون بذلك فى مكاتبهم ويمكناناقوللكى بالتأكيد... |
| İstihbarat ofislerinde konuştuk. | Open Subtitles | تحدثنا إلى مكاتبهم الإستخباراتية. |
| ofislerinde yayın gibi bir şey var mı onu denesek? | Open Subtitles | حاول بثها في مكاتبهم أو شيء من هذا؟ |
| O şerefsizlerin ofislerinde oturup saatlerce yalvardım. | Open Subtitles | جلست في مكاتبهم وتوسلت لأولئك الأوغاد |
| Tabii ki şirket ofislerinde olacağım, senin gibi kek dağıtmayacağım. | Open Subtitles | طبعًا سأكون في مكاتب الإدارة ولن أوصل الكعكات كما كنت تفعل |
| Bu fikirleri defalarca medyada, kamu sağlığı politikalarında, doktorların ofislerinde, günlük konuşmalarda ve kendi tutumlarımızda görüyoruz. | TED | ونرى هذه الأفكار مرارا وتكرارا في الإعلام وفي سياسة الصحة الشعبية مكاتب الأطباء وفي محادثاتنا اليومية وفي مواقفنا الشخصية |
| Neden insanların ofislerinde, aile fertlerinin resimleri insanlara bakar? | Open Subtitles | لماذا يحتفظ الذين يعملون في مكاتب... بصور لعائلاتهم أمامهم على المكتب؟ ... |
| Bazı doktor ofislerinde havadan bile frengi kapabilirsin. | Open Subtitles | بعض مكاتب الأطباء... حيث يُمكنك الإصابة بمرض الزهري من تنفس الهواء. |
| Gerçekten gururluyum, çünkü dün, Amsterdam'da Stichting Doen'in ofislerinde bir masa kurduk. Tam o sırada, Kraliçe Maxima masadan bir telefon şarj ediyordu. | TED | أنا حقًا فخورة، لأننا بالأمس ثبتنا طاولة في مكاتب مؤسسة Doen بالعاصمة أمستردام وفي هذه اللحظة، تشحن ملكتنا ماكسيما هاتفها من خلال هذه الطاولة. |