| Aşk Tanrısı rolüne bürünmüş olabilirsin ama tüm oklar sana çevrilmiş durumda. | Open Subtitles | قد تكوني تحاولين لعب دور إله الحب، لكن كل السهام متجهةٌ نحوكِ. | 
| Birisi bir elinde yarısı yenmiş bir dondurma külahı ve solunda sarı tüyüyle oklar tutuyordu. | TED | إحداهن أمسكت بإحدى يديها كوزاً من البوظة كانت قد أكلت نصفه و باليد اليسرى السهام ذات الرِّيش الصفراء. | 
| Şimdi uzaklaşın ve buralarda dolaşmayı kesin... ..yoksa kafanıza yanan oklar atar, testislerinizden kastanyet yaparız. | Open Subtitles | نعم , غادروا فى هذا الوقت و ابتعدوا و الا سنطلق السهام فى رؤوسكم | 
| Sanırım oklar bu adamın üstünde mermilerden çok işe yarıyor. | Open Subtitles | أظن الأسهم تؤثّر على هذا الرجل أفضل قليلًا من الرصاصات. | 
| Servet transferinin yapıldığı yere baktığınızda, Orta-Doğuya, bizden uzağa giden oklar olduğunu görebilirsiniz. | TED | الآن حين تنظرون إلى حيث يحدث انتقال الثروة، يمكن أن تروا هنا أنه لدينا الأسهم تتجه نحو الشرق الأوسط وبعيدا عنا. | 
| Sözlerin asil acısını çekmek, belki oklar ve sapanların kötülüğünden.. | Open Subtitles | إنه القدر مكتوب على العقل أن يعانى من سهام الزمن | 
| İçinde uyuşturucu oklar bulunan şarjörleriniz ve yakalama teçhizatınız mevcut, ama gerçek kurşunlar sadece destek amaçlı. | Open Subtitles | سيكون لديكم أسهم لشل حركته وطلقات لكبح جماحه ولكن الذخيرة الحية للدعم فقط | 
| - Hayır... hayır, sıradan oklar Ixion'un şeytani Cantaur'ının postunu delip geçmeyecektir. | Open Subtitles | فليستعد رماة السهام لا، لا، السهام العادية لن يمكنها اختراق جلد قنطور إكسيون الشرير | 
| Biliyorum beni görmek istemiyorsun ama o oklar ile ilgili araştırmamı bitirdim. | Open Subtitles | حستاً، أعرف أنك لا تريد رؤيتي الآن لكنني أنهيت بحثي عن تلك السهام | 
| Barış gelecek, savaş bitecek bunlar kızıma oklar saplanınca gerçekleşecek. | Open Subtitles | دع السلام ينتشر واخمد نار الحرب عندما تخترق السهام قلب ابنتي | 
| Çocuk onu keserek dışarı çıktı, ve kendine canavarın derisinden bir kıyafet dikti. Böylece oklar onu asla incitemeyecekti. Şimdi tamamlayacağım! | Open Subtitles | قطع الغلام منفذًا لخروجه، وصنع من جلد الوحش معطفًا لا تخترقه السهام. | 
| Kocaayak oklar ve yaylar kullanmaz. | Open Subtitles | الوحش ذو القدم الكبيرة لا يستخدم القوس و السهام | 
| Gün batımına doğru alevli oklar arasında at üstünde yol alırken, bırak saçlarım dalgalansın." | Open Subtitles | امتطي خيلي عبر الوادي واطلق السهام وقت غروب الشمس | 
| Eğri oklar ilk golü atarak mavilerin destekçilerini susturuyorlar. | Open Subtitles | ويبدأ السهام بالتقدم لوضع حد لقابلية الإحتشاد الأزرق | 
| Bu beyinlerin eşzamanlı aktivite döneminde daha yakın şekilde eşlendiğini gösteriyor, ve oklar açık şekilde soldan sağa gidiyor. | TED | وهذا يعني أن تتم مزامنة العقول بشكل أقرب من حيث النشاط المتزامن، ومن الواضح أن الأسهم تتدفق من اليسار إلى اليمين. | 
| Sığır ve kadınları çaldı. oklar ona işlemiyordu. Bir kurt kadar özgürdü. | Open Subtitles | الأسهم لا يمكنها هزيمته لقد كان حراً كالذئب | 
| Canlı bir siteden ve video kameradan bakıyorsun. oklar oynatıyor. | Open Subtitles | أنت في موقع حي، تنظر خلال آلة تصوير فيديو، الأسهم تحركها | 
| Çünkü sana kısa kuyruklu oklar aldım. Onlarla daha kolay. | Open Subtitles | لأني أحضرت لكِ بعض الأسهم ذات الذيل القصير، إنها سهلة التعامل | 
| -Dur, dur bakalım. oklar neye çarpıp geri tepti? | Open Subtitles | مهلاً , مهلاً , الأسهم وثبت بعيداً عنه لماذا ؟ | 
| Sözlerin asil acısını çekmek, belki oklar ve sapanların kötülüğünden.. | Open Subtitles | إنه القدر مكتوب على العقل أن يعانى من سهام الزمن | 
| Ve otoparkında büyük oklar olan bir kumarhane göreceksin. | Open Subtitles | و ستمر على نادٍ للقمار الذي لديه أسهم كبيرة بموقف السيارات | 
| Eğer oklar vücudu delerse, ipekle birlikte saplanacaktı. | Open Subtitles | لو إخترق سهم الجسم . .فإنه يأخذ الحرير معه | 
| Geniş bir nehirin karşı tarafına ulaşabilen oklar! | Open Subtitles | هذه الاسهم يمكنها الطيران لمسافة اعمق من النهر؟ | 
| Her biri bir ok fırlatıyor ve oklar kurbanını birkaç dakika baygın tutuyor. | Open Subtitles | كل منها يطلق سهما صغيرا يشل ضحيتك لبضع دقائق |