| Ne var ki savunmanın ne kadar çaresiz olduğu açık. | Open Subtitles | على أية حال، إنه من الواضح أن إن الدفاع يائس |
| - Adamın ruh hastası olduğu açık. | Open Subtitles | لا يوجد شئ يحتاج إلى معرفة من الواضح أن هذا الرجل مختل عقلياً |
| Hayır, hayır. İşe yaramaz bir adam olduğu açık ama katil değil. | Open Subtitles | لا، لا، من الواضح أنه سيء، ولكنه ليس قاتلاً |
| Vaktinin bir kısmını spor salonunda geçirmiş olduğu açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه يمضي بعض الوقت في الجيمنازيوم |
| Bunun senin en heyecan verici anın olduğu açık. | Open Subtitles | من الواضح أنّه أكثر الأحداث إثارة بالنسبة لك، فلا تضللنا. |
| Asalak ya da değil, bu adamla ilgili gördüklerimizden fazlası olduğu açık. | Open Subtitles | مُغفل أم لا، من الواضح أنّ هناك الكثير بهذا الرجل ممّا تراه العين. |
| - Adamın ruh hastası olduğu açık. | Open Subtitles | لا يوجد شئ يحتاج إلى معرفة من الواضح أن هذا الرجل مختل عقلياً |
| Büyüdüğünüzü ifade eden ve cinsel heyecan yaratan tartışmalara bakacak olursak, ortada kardeş rekabeti olduğu açık. | Open Subtitles | أعني. من الواضح أن هناك تنافس كامن معبر من قبل مراهقتكم و الكبت الجنسي |
| Su nereye giderse gitsin, buz yüzeyinin erimekte olduğu açık. | Open Subtitles | ولكن حيثما يذهب الماء في النهاية ، إلا أنه من الواضح أن أسطحاً جليدية أخرى تذوب |
| Bu yalnız oluşumun Seviye 3 alarmı yüzünden olduğu açık. | Open Subtitles | اعتقد أنه من الواضح أن القضيه لوحدها تسبب أنذارا في المرحله 3 |
| Deneyimli bir istihbarat ağının işi olduğu açık. | Open Subtitles | ومن الواضح أن مهارتهم تنسبهم إلى شبكة الإستخبارات |
| Yürü Zak. Planın parçası olduğu açık. | Open Subtitles | هيا يازاك من الواضح أن كل هذا جزء من الخطة |
| Hayır! Onu tahrik etmek istemiyorum. Adamın sorunlu olduğu açık. | Open Subtitles | لا أريد استفزازه من الواضح أنه غير مستقر عقلياً |
| Yılın en zor suç mahalli olduğu açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه مسرح الجريمة الأكثر تعقيداً هذا العام |
| Burada, görünenden daha fazlası olduğu açık. | Open Subtitles | من الواضح,أنه هناك تفاصيل اخرى غير التي نراها. |
| - Bir roman yedi. Garip biri olduğu açık. | Open Subtitles | لقد أكل رواية من الواضح أنه غريب |
| Durumumuz göz önüne alındığında kelime seçimlerimin talihsiz olduğu açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه إختيار غير موفق للكلمات |
| Önemli olduğu açık. | Open Subtitles | حسنا، من الواضح أنه فعل شيء |
| İkinizin arasında bir şey olduğu açık ve seni terk etmiş ama belki bir tüyo verebilirsen kurabiye kavanozunu açmak için bilirsin? | Open Subtitles | حسناً، من الواضح أنّه كان بينكما علاقة، ولقد تخلّت عنك، ولكن ربّما بإمكانك مُشاركة نصيحة حول كيفية فتح جرّة الكعكة المُحلاّة، أنت تعلم؟ |
| Bak, bunun devlet aracı olduğu açık. Hiçbirinizin adına kayıtlı değil. | Open Subtitles | اسمعا، من الواضح أنّ هذه مركبة حكوميّة، وليست باسم أيّ واحدٍ منكما. |
| Ama bir terslik olduğu açık. | Open Subtitles | لكن مِن الواضح أنّ أمراً يحدث. |