Ona işkence edip, kafasını bir sopanın ucuna geçiriyorlar, ve ada üzerinde süzülen, tanrı zannettikleri bir canavara sunuyorlar. | Open Subtitles | قاموا بتعذيبه و وضع رأسه على عصا حادة كقربان للوحش الذي يحوم خول الجزيرة |
Belki Ona işkence etmeden önce yutmasını istemeliydiniz. | Open Subtitles | حسناً، لربّما كان حريّاً بكما أن تطلبا منه تناولها قبل أن تقوما بتعذيبه |
Ona işkence ederlerken ölmüşse çete istedikleri şeyi alamamış olabilir. | Open Subtitles | أذا قتـِـل عندما كانوا يعذبونه فأن العصابة لم تحصل منه على ما جاءوا من أجله |
İnsanlar Goa'uld'a karşı ayaklandıklarında, ve Jaffa yenilgiye uğratıldığında, Goa'uld canlı olarak ele geçirilmiş ve Ona işkence yapılmıştı, ...günlerce, sabahtan akşama dek. | Open Subtitles | عندما ثار الشعب على الجواؤلد، وبمجرد ما تم تجاوز الجافا، تم أسر الجواؤلد حياً، وتم تعذيبه وتم ضربه لمدة أيام |
Masum bir kadını, Aktaion'un onun üstünde deney yapıp Ona işkence etmesi için teslim ettin. | Open Subtitles | وانتي فقط , سلمتي امراة بريئه ليتم تعذيبها من الاكتايون |
Ablam aileme işkence etmekle meşguldü,... ...ve ailem de Ona işkence etmekle meşguldü. | TED | حيث كانت أختي الكبيرة دائمة الإنشغال بتعذيب والداي، وكانوا هم أيضا مشغولين بتعذيبها أيضا. |
Dinleyin, karga hatanın sizde olduğunu söylüyor bu yüzden efendinin Ona işkence etmemesi gerek. | Open Subtitles | اسمعي , إنه يقول إن الخطأ كان خطأك وأن السيد يجب ألا يعذبه |
Bütün parmakları kırılmış. Şifreyi almak için Ona işkence yapmış olmalısın. | Open Subtitles | وأصابعها تحطمت، لا بد أنك عذبتها لكي تحصل على الرقم السرّي |
Ona işkence etti, tüm işini aldı ve onu boynundan bıçakladı. | Open Subtitles | لقد قام بتعذيبه و استولى على أعماله ثم طعنه في رقبته عليكم فعل شيء |
Emir'in yerini öğrenene dek Ona işkence yapacaklar! | Open Subtitles | سوف يقومون بتعذيبه حتى يخبرهم أين يجدوا أمير |
Şu an muhtemelen Ona işkence ediyorlardır. - Bunun için bir sebep yok. | Open Subtitles | ربما يقومون بتعذيبه بينما نتحدث |
Kölesini yakalamışlar, Ona işkence yapıyorlar. | Open Subtitles | عبده عندهم في الداخل انهم يعذبونه |
Ona işkence ederlerken karşı koymasını istememişler. | Open Subtitles | لم يرغبوا بأن يقاوم عندما يعذبونه. |
Bu korkunç. Ona işkence ediyorlar. | Open Subtitles | شئ مفزع انهم يعذبونه |
Ya Erna bunu rüyasında görmedi ama bir şekilde Ona işkence yapılacağını önceden biliyorduysa? | Open Subtitles | ماذا لو لم تكن إيرنا تحلم؟ و لكنها كانت تعرف أن كارلي سوف يتم تعذيبه |
Ona işkence yapamazlar mı Bilgileri yazmaya mı? | Open Subtitles | ألا يمكنهم تعذيبها لإعطائهم المعلومات خطيا؟ |
Kadını yanına alıp, zorla alıkoyup, Ona işkence edip; | Open Subtitles | ويأخذ الاناثا, ويقبض عليها كرهينة, ويقوم بتعذيبها. |
Bu çok saçma. Ona işkence ediyor. | Open Subtitles | هذا سخيف , إنه يعذبه |
Ona işkence ettin. | Open Subtitles | لقد عذبتها |
Ona işkence yaptıklarında adresimi ve telefonumu verdi. | Open Subtitles | لـقد عذبوه وأعطاهم اسمي وعنواني |
Ona işkence etmeyi geç, şöyle bir dokunacak olsunlar mıntıkaları geçtim, lanet Capitol'da bile isyan çıkar. | Open Subtitles | لو عذبوها او فعلوا اي شئ لها انسي المقاطعات .. سوف يثيرون زعر الــ . |
Ona işkence ettin. | Open Subtitles | لقد عذّبتها |
Öylece köşeme çekilip Ona işkence etmelerini izleyemezdim. | Open Subtitles | أنا فقط لم يمكني ان اقف مكتوفة الايدي ورؤيتهم يعذبوه |
O aletler, senin aletlerin Ona işkence ederken kullanılmış. | Open Subtitles | تلك العدة، عدّتك، تمّ إستعمالها لتعذيبه. |
Neredeyse kırk gün önce bu berbat adada bir adamı ağacı bağlayıp Ona işkence yaptım. | Open Subtitles | منذ 40 يوم تقريباً على نفس الجزيرة قيدت رجل إلى شجرة و عذبته |
-Sonra da biri Ona işkence yapmış. | Open Subtitles | وبعد ذلك شخص ما عذّبَه. |
Ona işkence etmeme gerek yok, çünkü Claudia'yı öldüren cinayet silahında senin parmak izlerin bulundu. | Open Subtitles | ستكون الشّرطة هُنا خلال خمس دقائق. لن أعذّبه لأنّ بصمات أصابعكِ كانتْ على السّلاح الذي قُتِلتْ به (كلاوديا). |