| Neden bu kadar zaman geçtikten sonra onu aramaya geldin? | Open Subtitles | لما انتظرت طويلاً جداً قبل ان تأتي للبحث عنه ؟ |
| Şu anda, benim de 10 yaşında bir oğlum olduğu için aklıma Bageye takıldı ve onu aramaya koyuldum. | TED | والآن لدي ابن في العاشرة من عمره أيضًا وجهت اهتمامي إلى منتفخ الجفون وذهبت للبحث عنه |
| Trish üyelik aldığında Chloe adlı bir kadının onu aramaya geleceğini söyledi. | Open Subtitles | عندما تسجلت تريش قالت بأن أمرأة تدعى كلوي قد تأتي للبحث عنها |
| onu aramaya falan gerek yok çok fazla uzaklaşmış olabileceğini pek sanmıyorum. | Open Subtitles | لا تحاولى البحث عنه لا أعتقد أنه قد إبتعد |
| Eminim çoktan onu aramaya başlamışlardır ve buraya bakmayı akıl etmeleri an meselesidir. | Open Subtitles | أعني, أنا واثقٌ أنهم يبحثون عنها مسبقًا، وهي مسألة وقت فحسب قبل أن يخطر لهم البحث عنها هنا. |
| Onun profiline çok uyan başka bir suçla karşılaşınca da bir kez daha onu aramaya başlamış ve bu sefer de California'daki bir hapishanede olduğunu öğrenmiştim. | Open Subtitles | و بعد ذلك وجدت جريمة تناسب ما فعل سابقًا لذلك قمت بالبحث عنه مرة أخرى، و في هذه المرة و وجدته في سجن أخر في كاليفورنيا |
| Ama size söylüyorum, kimse onu aramaya gelmeyecek. | Open Subtitles | أستطيع فعل أى شئ ولكنى أؤكد لكى لن يأتى أحد للبحث عنه |
| Pasaportunu ve kıyafetlerini alıp, onu aramaya gidiyorum. | Open Subtitles | وسوف آخذ جواز سفرك و ملابسك و اتركك للبحث عنه |
| onu aramaya gittim, ama iki hafta boyunca bir şey bulamadım. | Open Subtitles | ذهبت للبحث عنه ، لكنّي لم أجد شيء لأسبوعين |
| Kimsenin onu aramaya gelmeyeceği bir yere. | Open Subtitles | لقد كان يعلم أنه لن يأتي أحد للبحث عنه هناك |
| Ablamın dönüşünü üç yıl bekledikten sonra Çin'e gidip onu aramaya karar verdim. | TED | بعد ثلاث سنوات من انتظار عودة أختي قررت الذهاب إلى الصين للبحث عنها بنفسي |
| Dal Peng saatler önce onu aramaya çıktı ama sanırım henüz bulamadı. | Open Subtitles | دال بيونغ ذهب للبحث عنها من ساعات ولا أظن أنه وجدها |
| Gidebileceği bütün yerler. onu aramaya çıkacağım. | Open Subtitles | هذه جميع الأماكن التي يمكن ان تذهب اليها سأذهب للبحث عنها |
| Ben şirket almak istiyorum Bir erkek için rahatlık bana, ama gücü yoktur onu aramaya gidin. | Open Subtitles | لكن ليس لدى القوة فى البحث عنه انا منهكة |
| Eğer işi çözerlerse birkaç saat içinde onu aramaya çıkarlar. | Open Subtitles | أقصد، أنهم سيشرعون البحث عنه في غضون بضع ساعات. |
| Bir gün sonra Kimmie'nin yaşadığını öğrendik ve diğerleri de onu aramaya başladılar. | Open Subtitles | في اليوم الذي نعلم بأن كيمي على قيد الحياة اخرون يبدأون في البحث عنها |
| Bana demek istediği, eger onu aramaya devam edersem, çocuğu öldüreceği, sonra da sıranın bana geleceği. | Open Subtitles | يخبرني لو أستمرّ بالبحث عنه سيقتل الطفل، وأنا سأموت أيضاً. |
| Orta okuldayken onu aramaya karar verdim. | Open Subtitles | عندما كنت في الصف السادس قررت الإتصال به وتركت له رسالة |
| Ya aceleyle çıkmış evden ya da başka biri onu aramaya gelmiş. | Open Subtitles | حسنا، أما أنه خرج من هنا في عجلة من أمره، أو ان شخص ما جاء الى هنا يبحث عنه |
| Kocası onu aramaya çıkmıştı. | Open Subtitles | زوجها ذهب يبحث عنها |
| Lana'yla olmalı. onu aramaya çalışıyorum ama sadece parazit var. | Open Subtitles | لابد من أنه مع لانا أحاول الإتصال بها وأعجز عن ذلك |
| Jack onu aramaya çalıştığında haber ver. Tamam mı? | Open Subtitles | أريدكِ أن تعلميني عندما يحاول جاك الاتصال بها |
| Arkadaşı onu aramaya geldiğinde arabasını bulmuş. | Open Subtitles | صديقتها ذهبت تبحث عنها ووجدت سيارتها هذه الصديقة ؟ |
| onu aramaya devam ettiğinizi neden bana söylemediniz? | Open Subtitles | لماذا لم تخبروني أنكم إستمررتم بالبحث عنها ؟ |
| O yüzden lütfen bana onu aramaya gitmeyeceğini söyle. | Open Subtitles | لذا رجاء، عديني أنك لن تذهبي إلى هناك بحثاً عنها |
| Gün doğar doğmaz onu aramaya başlayacağız. | Open Subtitles | عندما يطلع الفجر, سنذهب لنبحث عنه. |