| onu yakalamak için elimizden gelen her şeyi yaptığımızı bilmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تعلم بأننا نفعل كل ما نستطيع للقبض عليه |
| Sanırım katilimizin ilgisini çeken bir şey, onu yakalamak için en iyi fırsat. | Open Subtitles | اظن ان قاتلنا لديه اهتمام آخر قد يمنحنا الفرصة الافضل للقبض عليه |
| Ve memur Khan adamlarıyla onu yakalamak için gelecek. | Open Subtitles | وسوف يكون الضابط خان مستعد ومعه رجاله للقبض عليه |
| onu yakalamak için bizim de kalpsiz olmamız gerekirdi ama olamadık. | Open Subtitles | كان علينا أن نكون بلا رحمة للإمساك به ولم نكن كذلك |
| onu yakalamak için onaylı bir ekibim var ve katılmak istiyorum. | Open Subtitles | لدية قُوة مصرح بها للإمساك به وأريد المشاركة. |
| Ama siz onu yakalamak için hiçbir şey yapmıyorsunuz şerif. | Open Subtitles | وأنتَ لا تفعل شيئاً لإلقاء القبض عليه أيها القائد |
| onu yakalamak için evine gidip kapıyı kırdık. | Open Subtitles | عندما ذهبنا الى منزله للقبض عليه قمنا بكسر الباب |
| "Yangın çıkardı ve baba onu yakalamak için burada değildi" mi? | Open Subtitles | هل أشعل النار لأن والدك ليس هنا للقبض عليه ؟ |
| onu yakalamak için sizi güvenli bir yere taşımayı istiyoruz. | Open Subtitles | لذا فإننا نرغب في أخذك لمكان آمن ونجلس للمُراقبة في منزلك للقبض عليه. |
| onu yakalamak için sahip olduğun tek şansını mahvetmiş olabilirsin hatta işini bile kaybedebilirsin. | Open Subtitles | قد تكون فجرت فرصتك الوحيده للقبض عليه و ربما قد تفقد عملك حتى. |
| onu yakalamak için yeterli olurlar sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدت أنه سيكون كافياً للقبض عليه بنفسي |
| İşe bu yüzden onu yakalamak için uygun bir plan hazırlamalıyız. | Open Subtitles | ولهذا يجب أن نضع خطة مـُـحكمة للقبض عليه |
| Sadece bu adamın onu yakalamak için yerleştirilmiş Kızıl şapkalı ordusundan nasıl kaçtığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أودّ أن أعلم كيف لهذا الرّجل أن يهرب من هذا العدد من القوّات والمتموضعة خصيصاً للقبض عليه. |
| Tanrı biliyor ya, onu yakalamak için inanılmaz bir bedel ödüyoruz. | Open Subtitles | الله يعلم أننا ندفع ثمناً غالياً للإمساك به |
| Tanrı biliyor ya, onu yakalamak için inanılmaz bir bedel ödüyoruz. | Open Subtitles | الله يعلم أننا ندفع ثمناً غالياً للإمساك به |
| Ve o hamlesini yaptığında, onu yakalamak için orada olacağız. | Open Subtitles | وعندما سيقوم بخطوته سنكون هناك للإمساك به كيف ؟ |
| Jack Chesapeake Matadoru'na kafayı takmış durumda ve Bill'i onu yakalamak için çalıştırıyor. | Open Subtitles | جاك مهووس بسفاح شيسابيك و هو يستميل ويل للإمساك به |
| Arap atasözü şöyle der: " Kalbini önüne fırlat ve onu yakalamak için koş." | Open Subtitles | "ارمى قلبك خارجا واجرى لالتقاطه" |
| Çünkü Freebo'yu arayan kişinin, onu yakalamak için beni kullandığını düşününce çıldırıyorum. | Open Subtitles | لأننى خائفة جداً "أيا يكن من يبحث عن "فريبو أنه أستخدمنى للإيقاع به |
| - ...onu yakalamak için orada olacağız. | Open Subtitles | - سنكون موجودين للقبض عليها - صحيح |
| Ama şu anda, hepimiz için büyük bir tehlike oluşturan biriyle uğraşıyorum ve korkarım onu yakalamak için duyduğum aşırı istek sınırlarımı aşmama sebep oldu. | Open Subtitles | لكن الآن أنا اتعامل مع شخص , يشكل خطر حقيقي علينا كلنا , على الجميع , و اخشى أن رغبتي الملحة للقضاء عليه تجاوزت حدودي |