| Ben emekli olunca, beni burada göremeyecekler, orası kesin. | Open Subtitles | عندما أُحال إلى التقاعد فلن يروني هنا أبدا، هذا مؤكد |
| Kedi gözümüzün önünde kayıplara karıştı, orası kesin. | Open Subtitles | حسنا، القط تم سحبة في منظر لأربعة عيون هذا مؤكد. |
| Evet, havada kesinlikle dehşet bir pis koku var, orası kesin. | Open Subtitles | نعم، هناك بالتأكيد رائحة مقرفة في الهواء، هذا أكيد |
| Bu arabayı kim sürdüyse böyle bir kazaya neden olduğu için başı gerçekten belada, orası kesin. | Open Subtitles | الذي قاد السيارة حقاً مرَ بالكثير من المتاعب ليجعل الأمر يبدو كحادث هذا أكيد |
| Ejderhalar açlıktan ölürse pek başarılı olamaz, orası kesin. | Open Subtitles | ولا يمكنها بالطبع ترك التنانين تجوع، هذا واضح |
| Anayoldan çok uzaklaştım orası kesin. | Open Subtitles | أنا طريق الذي الجحيم من إنّ الطريق الرئيسي، ذلك بالتأكيد. |
| Boğazlanmış, orası kesin! | Open Subtitles | مخنوقة.. هذا بالتأكيد |
| Yani, çarpılmaktan pek hoşlanmadı, orası kesin. | Open Subtitles | أعني، فإنه بالتأكيد لم يعجبه الحصول على لطّة كهربائية ، وهذا أمر مؤكد |
| Ama buralıymış gibi görünmüyorlar, orası kesin. | Open Subtitles | لكنهم لا تبدو وكأنها من جميع أنحاء هنا، هذا أمر مؤكد. |
| Ama ormanda sürünmekten bahsetmeyi unutmuşlar, orası kesin. | Open Subtitles | انهم لا يقولون شيئا بالنسبه الى هذا هذا مؤكد |
| Gerçek dünyadan çok da uzak değilsin, orası kesin. | Open Subtitles | أنت لم تبتعد أكثر من ذلك عن العالم الحقيقي, هذا مؤكد |
| Kesinlikle dünyadaki en düzenli çocuk değil, orası kesin. | Open Subtitles | , من الواضح أنه ليس أنظف شاب في العالم هذا مؤكد |
| Bu, senden ve benden çok daha uzun zamandır burada, orası kesin. | Open Subtitles | كان موجوداً قبل فترة أكثر بكثير من وجودنا أنت و أنا. هذا مؤكد. |
| Pek sanat ödülü almaz orası kesin. | Open Subtitles | ,لن يفوز بأي من جوائز الفن التشكيلي و هذا مؤكد |
| - Başka kimse bize karşı öyle hissetmeyecek orası kesin. | Open Subtitles | لن يشعر أي احد آخر بهذا الشعور تجاهنا ابداً, هذا أكيد |
| 'Güzel Dedektif' falan vız gelir, orası kesin. | Open Subtitles | انسي لقب سيدة السلوك الاجتماعي هذا أكيد |
| Umarım beni affederler bir daha yapmayacağım, orası kesin. | Open Subtitles | وأتمنى أن يسامحونى... ولن أفعلها مره ثانيه, هذا أكيد. |
| Eve bubi tuzağı kurulmuş, orası kesin. En kötü ihtimalle IŞİD'in sığınak evidir. | Open Subtitles | كان المنزل مفخخا، هذا واضح أسوء احتمال، أن يكون منزلًا آمنا لداعش |
| - Bende ayna falan yok. - orası kesin. | Open Subtitles | ـ ليس لديّ أيّ مرآة ـ هذا واضح عليكِ |
| Ricky Kola'ya o saldırmamış. orası kesin. | Open Subtitles | هو لم يهاجم ريكي كولا، ذلك بالتأكيد. |
| - orası kesin. | Open Subtitles | حسناً, هذا بالتأكيد صحيح |
| Bu dosyayı silen her kimse, ne aradığını biliyormuş, orası kesin. | Open Subtitles | حسنا , من محو هذا الملف يعرف ما الذي تبحث عنه , وهذا أمر مؤكد. |
| Ama tabii biraz zaman istiyor, orası kesin. | Open Subtitles | يستغرق قليلاً من الوقت، هذا أمر مؤكد |
| Kesinlikle yılan ısırığı. orası kesin. | Open Subtitles | أنه بالتأكيد عضة ثعبان لا يوجد شك بهذا |
| Bir değişikliğe ihtiyacım var, orası kesin. | Open Subtitles | أحتاج للتغيير هذا شيء مؤكد |
| Hepsi de en iyi oyuncular, orası kesin. | Open Subtitles | جميعهم في مُقدمة دوريهم ، هذا مُؤكد |
| orası kesin. Dünya bunu gerektiriyor. | Open Subtitles | هذا الكلام مؤكد وهذه هي سنة الحياة |
| Barda seni özleyeceğim orası kesin ama... | Open Subtitles | انظري, سأشتاق لوجودك قرب الحانة, ذلك اكيد, لكن, |