| Bunun, Nicholas van Orton'ın şımartılmış mevcudiyetine nasıl bir etkisi olacağı konusunda, kimse fikir yürütemiyor. Demokratların da, Cumhuriyetçilerin de hemfikir oldukları tek konu çoğu Amerikalı'nın ekonominin geleceği konusunda ciddi kaygılar duyduğu. | Open Subtitles | إلى كيفية التأثير على هذا الموجود نيكولاس فان أورتن أن معظم الأمريكيين لديهم شكوك قوية بِشأن الاقتصاد |
| Yoksulluk içinde bir ailede, Glenda Jean Orton'ın dokuz çocuğundan üçüncüsü. | Open Subtitles | ولد فى الفقر,الثالث بين 9 أبناء الى جليندا جين أورتن |
| - Ve görünüşe göre, Orton bu sabah, Güney Virginia Bankası'nda bir hesap açtırmış. | Open Subtitles | أورتن قد قام بفتح حساب هذا الصباح فى بنك فى جنوب فيرجينيا |
| Borsa, çeşitli yüksek teknoloji şirketlerinin beklenenin üzerindeki kazançlarının duyurulmasının ardından, hem yurtiçinde, hem yurtdışında yükseldi ama Nicholas van Orton'ın hapşırdığına dair ulaşan rapor sonucu yeniden dibe vurdu. | Open Subtitles | بعد الإعلان عن الأرباح الهائلة للدخل المتوقع لبعض الشركات ذات التقنيات المتطورة التى حققها نيكولاس فان أورتون |
| Otel Niko. Evet, ben Nicholas Van Orton. American Express kartımın sizde olduğunu söylediler. | Open Subtitles | أنا نيوكلاس فان أورتون لديكم بطاقة ائتمانى؟ |
| Yani Orton, tröst hesabını boşaltıp, sonra da parayı etrafa mı saçıyor? | Open Subtitles | اذا أورتن قام بأخذ كل المال من الحساب الائتمانى ويقوم بتوزيع المال فى الأنحاء؟ |
| - Yani, Orton'un ölümünü intihar gibi gösteren adam--- | Open Subtitles | اذا,أيا كان من قام بصنع موت أورتن ليبدو و كأنه انتحار |
| Bu da bizi, şüphelimiz Darry Orton'a getiriyor. | Open Subtitles | والذى يقودنا الى المشتبه بهدارى أورتن |
| Gemiye koş ve Kaptan Orton'a eşyalarımızı indirmesini söyle. | Open Subtitles | إنزل إلى السفينة وأطلب من القبطان (أورتن) أن يُعيد أشيائنا |
| Bunun, Nicholas van Orton'ın şımartılmış mevcudiyetine nasıl bir etkisi olacağı konusunda, kimse fikir yürütemiyor. | Open Subtitles | لم يُعلن أحد عن تأثير ذلك في الحياة (المملّة لـ (نيكولاس فان أورتن |
| Affedersin, Conrad Van Orton bir mesaj filân bırakmadı mı? | Open Subtitles | عذراً، هل ترك لي كونراد فان أورتن) رسالة؟ |
| Çok özür dilerim, Bay Van Orton. | Open Subtitles | متأسف جداً سيد فان أورتن)، إن لم تكن مستاءً جداً) |
| Evet, Bay Van Orton, her şey hazır görevli, odanıza şarap ve çiçekleri yerleştirdi. | Open Subtitles | (أجل، سيد (فان أورتن كل شيء كما طلبتَ اهتمّ البواب بالأزهار والمشروب في الغرفة |
| Conrad Van Orton. Odasını arayabilir misiniz lütfen? | Open Subtitles | (كونراد فان أورتن)، هلاّ اتصلتِ بغرفته من فضلك؟ |
| Beth Orton kulüpte oynuyor, ben işe geri alacak sanırım. | Open Subtitles | بيث أورتون ستغني في النادي أعقد أنه يجب علي أن أعود للعمل |
| Ben, Sigortalanmaları İmkansız Herkesi Sigortalayan Sigorta Şirketinden Joe Orton. | Open Subtitles | جو أورتون من غير القابلة للتأمين "سنقوم إنشور أي شخص" شركة التأمين. |
| Bay Van Orton, ertesi gün uçağına binince eklemelerle birlikte anlaşılanın tamamından oluşan son paketini kusursuzca yenilenmiş hâliyle alır. | Open Subtitles | عندما يصعد مستر فان أورتون لطائرته فى الغد سيحصل على جميع الموافقات والتعليقات مراجع دون عيوب! |
| Affedersin, Conrad Van Orton bir mesaj filân bırakmadı mı? | Open Subtitles | اعذرني هل ترك كونراد فان أورتون سالة? |
| Evet, Bay Van Orton, her şey hazır görevli, odanıza şarap ve çiçekleri yerleştirdi. | Open Subtitles | نعم سيد فان أورتون طلبك موجود... الخدم جلبو لك النبيذ وجهزو الغرفة اليس كذلك |
| Charlie, bu Hal Orton. Meslek okulu başkanı. | Open Subtitles | تشارلي " هذا هو " هال أورتون " عميد المدرسة التجارية |
| Dr. Orton, ameliyathane bire. Dr. Orton, ameliyathane bire. | Open Subtitles | اورتون الي العمليات نعم، هل يمكنني مساعدتك؟ |