| Ulusu o günde dua etmeye ve oruç tutmaya çağırmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أطلب من كل الشعب أن نحعل هذا اليوم يوم صلاة و صيام |
| Temizlenmenin en güvenli ve hızlı yolu... oruç tutmaktır. | Open Subtitles | ولذلك أفضل وأسرع طريقة لتعقيم أجسادنا هو الصوم |
| Günlerdir oruç tutup dua ediyorum ama tek duyabildiğim kafamın içinde dönüp duran kendi sesim. | Open Subtitles | أصوم وأصلّي منذ أيّام ولا أسمع إلاّ صوتي يدوّي في رأسي |
| Bazen diz çöker, bazen oruç tutar, ve bazen tepelere çıkar ve dev uzay penisinin etrafındaki çimenleri budarsınız. | Open Subtitles | أحيانا تسجُد وأحيانا تصوم وأحيانا تصعد الربوة وتقطّع الحشائش حول القضيب العملاق |
| Git ona orucun kuralları var, kimse kafasına göre oruç tutamaz de. | Open Subtitles | اذهبي وأخبريها أن الصيام له قواعد وليس وفق ما يرغبه المرء |
| Annem bütün gün oruç tuttu, yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | إنّها صائمة طوال النهار احتاج إلى مساعدتك |
| Yarın günahlarımız için oruç tutacağız. | Open Subtitles | غداً سوف يكون لدينا يوم صيام من أجل ذنوبنا. |
| Hatta ramazanın her günü oruç da tutmayabilirim, anladın mı? | Open Subtitles | ربّما لا حتى تعرف، صيام كل أيام رمضان |
| oruç tutuyorduk. Gönüllüydük buna. | Open Subtitles | كُنا في حالة صيام وكان هذا تطوُعياً |
| Artık ofise geri dönüp akşamı oruç ve tövbe ile geçirebiliriz. | Open Subtitles | والآن عودة إلى المكتب لأمسية ممتعة من الصوم والتوبة. |
| Önce yersin, daha sonra mumları yakarsın,... ..çünkü mumları bir kez yaktın mı, bu... ..Yom Kippur'dur ve oruç tutmaya başlamışsındır. | Open Subtitles | نأكل أولا ثم نضيئ الشموع لأن إضائة الشموع ليوم الصوم |
| Bu gece, oruç tutmalı ve maneviyatımı yatıştırmalıyım. | Open Subtitles | في هذه الليلة، يجب أن أصوم وأُسكّن روحي |
| Raj'ın refahı ve gücü için oruç tutacağım. | Open Subtitles | أودّ أن أصوم لـراج. هل هناك مشكلة.. |
| İşinde bir sürü lezzetli kapkek varken oruç tutmak zor oluyordur. | Open Subtitles | لا بد أنه من الصعب أن تصوم مع وجود كعكات الأكواب اللذيذة في العمل. |
| Bir yabancı için oruç tutuyor ve dua ediyor. | Open Subtitles | إنها كانت تصوم وتصلي لشخص غريب |
| Tanrı hemşirelere yardım etsin diye oruç tutuyordu. | Open Subtitles | عرض الصيام للرب بنية اعانة الراهبات المنكوبات |
| oruç, dua, fakirleri yıkamak. | Open Subtitles | الصيام والإنشاد وتحميم الفقراء |
| Sanırım ona hamileyken oruç tutmuştur. | Open Subtitles | أظن أنها كانت صائمة وقت الولادة |
| Dayak, oruç, ... o şeyi, dişlerimle bacak arama sokmak silas'ın yaptığı gibi... | Open Subtitles | جلد, او صوم او وضع ذلك الشي في اسناني وضرب نفسي "مثل "سايلاس |
| Öyleyse şafaktan, akşam duasına kadar oruç tutmalısın. | Open Subtitles | إذا يجب أن تصومي من صلاة الصبح حتى صلاة مساء |
| Bu heyecanı yarattığım için de ceza olarak oruç tutacağım. | Open Subtitles | و سأصوم لأتوب عن دوري في اثارة هذه المشاعر |
| oruç tutmanın, meditasyonun, ilahi söylemenin sinirsel kimyanızı herhangi bir yolla nasıl değiştireceğini siz söyleyin. | Open Subtitles | ان تخبرني كيف اصوم و التأمل و الترتيل يمكن التغيير , على أي حال فرع علم الاعصاب غير معقول |
| Samuraylar savaştan önce oruç tutar. | Open Subtitles | رجل الساموراي يجب أن يصوم قبل المعركة |
| Tüm kutsal ruhlar... oruç tutanları takdir eder. | Open Subtitles | جميعالأرواحالعظيمة... تعترف بأولئك الصائمون. |
| Özellikle de tüm ailenin oruç bozmak için toplandığı Ramazan ayı boyunca. | Open Subtitles | خاصة خلال شهر رمضان, حيث تتجمع العائله للفطور. |