| Otobüs şoförü, çocuklar kavga ettiği için dikkatinin dağıldığını söyledi. | Open Subtitles | قال سائق الحافلة أنهم تضللوا من بعض الأطفال كانوا يتشاجرون |
| Otobüs şoförü 911'i aramış, otobüsünden inen telaşlı bir bayanı bildirmiş. | Open Subtitles | اتصل سائق الحافلة بالطوارئ، مبلّغاً عن امرأة مضطربة نزلت من الحافلة. |
| Evet, yaşasın Otobüs şoförü otobüs şoförü. | Open Subtitles | أجل، تحية إلى سائق الحافلة، سائق الحافلة الرجل. |
| Ama dürüst olayım, Otobüs şoförü olsa daha mutlu olurduk. | Open Subtitles | لكن ، في الحقيقة سأكون سعيدة لو كان سائق حافلة |
| Otobüs şoförü ve boks antrenörü Henrik'i ve bir çocuk yardım merkezinin müdürü Engelbert'i görüyorsunuz. | TED | هذا هو هنريك، سائق حافلة ومُدرب مُلاكمة، وإنجلبرت، وهو مُدير مركز لمساعدة الأطفال. |
| Otobüs şoförü dansı başlasın! Sür, sür. Yolcu al! | Open Subtitles | يا سائق الحافلة ارقص بنا الى البيت لمَ لا يرقص الناس رقصة سائق الحافلة حتى الآن ؟ |
| Otobüs şoförü yeterli param olmadığını söyledi ben de gözlerinin içine bakıp "Daha yeni kocamı kaybettim... | Open Subtitles | سائق الحافلة قالَ لي لا تملكين مالا كافيا نظرت اليه وقلت زوجي مات للتو |
| Otobüs şoförü Asyalı, potasyum seviyesi biraz düşük. | Open Subtitles | سائق الحافلة آسيوي، مستوى البوتاسيوم بجسمه منخفض قليلاً |
| Otobüs şoförü maktulün kırmızı ışıkta geçmeye çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | سائق الحافلة يدعى أن، الضحية حاولت المرور خلال الإشارة ولكنها فشلت |
| Çünkü Otobüs şoförü bu durumdan dolayı tamamıyla harap olmuş olabilir ve ben de kendi vicdanını rahatlatmak için polisleri arayan zengin kız olacağım. | Open Subtitles | بسبب ربما سائق الحافلة بالكامل تدمرت حياته وانا فقط اريد ان اكون تلك الفتاة الغنية التي |
| Dün akşam saat 11:15'de buradan geçen Otobüs şoförü de öyle sanmış. | Open Subtitles | سائق الحافلة الذي مرّ هنا الليلة الماضية الساعة الـ 11: 15 إعتقد أنّها كانت نائمة. |
| Sana anlattığım şeyleri düşün- araba kazası, Otobüs şoförü, ölü insanların dilekleri, su, | Open Subtitles | فكر بشأن القصص التي أخبرتك بها حادث السيارة سائق الحافلة |
| Otobüs şoförü kafasını telefonundan kaldırmadı dedi. | Open Subtitles | قال سائق الحافلة انها لم ترفع نظرها عن هاتفها قط |
| Yorgun ayaklarıyla bir otobüste oturuyormuş ve Otobüs şoförü ondan yerini bir beyaza vermesini istediğinde yorgun olduğu için kalkmayı reddetmiş. | TED | وجلست في هذه الحافلة، وكانت متعبة من قدميها، وعندما أخبرها سائق الحافلة أن تتخلى عن مقعدها لشخص أبيض، رفضت ذلك لأنها كانت متعبة. |
| Otobüs şoförü. Ne çeşit bir otobüs ve nerede çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | سائق حافلة حافلة من أى نوع وأين، من فضلك؟ |
| Fakat şimdi, mahallenin en iyi Otobüs şoförü ödülü almam bir rüyanın gerçek olması gibi. | Open Subtitles | لكن بوقوفي الآن متسلم لجائزة .. أفضل سائق حافلة مدرسية وكأن حلمي قد تحقق .. |
| Mezuniyetimde Greyhound Otobüs şoförü üniforması giymiştim. | Open Subtitles | لقد أرتديت زي سائق حافلة الجريهاوند في حفلة التخرج. |
| Otobüs şoförü oldu ve fiziksel engelliler için bakıcıIık yaptı. | Open Subtitles | أصبح سائق حافلة وموظف في دار رعاية العجزة والمعوقين |
| İkinci sınıfta beyzbol oynamış ve sakatlıktan dolayı bırakmış ama o zamandan beri Otobüs şoförü. | Open Subtitles | لعب البيسبول بالصف قبل الأخير بالجامعة وثم أُصيب، وأصبح سائق حافلة منذ ذلك الحين. |
| Ve Otobüs şoförü sloganınızı unutmayın: "Oturun ve çenenizi kapayın!" | Open Subtitles | وتذكروا رمز سائقي الحافلات" ""اجلسوا واصمتوا" |
| - Otobüs şoförü. - Ne Otobüs şoförü? | Open Subtitles | سائق الباص سائق الباص ماذا ؟ |