| Koltuğumda daha ne kadar oturacak sence? | Open Subtitles | منذ متى وأنت تعتقد بأنني سأَترك ذلك الرجلِ يجلس على الكرسى الخاص بى؟ |
| Row-bot sindirimini tamamladığında, besini aldığı zaman, oturacak ve tüm besini tüketene kadar bekleyecek. | TED | حسنا، عندما ينتهي الربوت المجدف من هضمه، عندما يأخذ الطعام إلى الداخل، سيجلس هناك وينتظر حتى يستهلك كل ذلك الطعام. |
| Hey, Jim yokken bu ucubenin yanında oturacak kişi benim. | Open Subtitles | أنا التي ستجلس بجانب غريب الأطوار عندما جيم لايكون حاضرا |
| Burada oturacak kadar zamanımız yok. Eğer bizi yakalarlarsa, bu sonumuz olur. | Open Subtitles | . ليس لدينا وقت للجلوس . اذا امسكوا بنا ، ستكون النهاية |
| Biraz müzik dinleyelim mi, yoksa böyle oturacak mıyız? | Open Subtitles | أيمكننا الحصول على بعض الموسيقا أو شيء ما؟ أم سنجلس هنا فقط |
| Geçen sefer kilitlendi. Orada oturacak olan benim! | Open Subtitles | لقد علق بي في المهمة الأخيرة و أنا وحدي من يجلس في هذا الشَرَك |
| Hanginiz benimle önde oturacak? | Open Subtitles | من منكم سوف يجلس بالمقعد الامامي بجانبي ؟ |
| Birkaç gün içinde burada olacak ve üç hafta burada oturacak. | Open Subtitles | وقال انه سيكون هنا لبضعة أيام ثم قال انه سوف يجلس القرفصاء لمدة 3 أسابيع. |
| Buraya oturacak gelecek adama acıyorum. | Open Subtitles | إني أشفق على الرجل التالي الذي سيجلس مكاني |
| Sanırım mecbur kalırsa maç boyunca burada oturacak. | Open Subtitles | أعتقد أنه سيجلس طول مجريات اللعبة إذا توجب عليه ذلك |
| O benim sandalyemde oturacak, televizyonumu seyredecek köpeğimi dolaştıracak, yatağımda yatacak, hem de benim.... | Open Subtitles | هو سيجلس على كرسي يشاهد تلفازي ذا الشاشة العريضة سيتمش مع كلبي, ينام في سريري مع |
| Neden bir sonraki randevunuza biraz erken gidip karşılıklı oturmuyorsunuz, bakalım hangi kız hanginizin yanına oturacak? | Open Subtitles | يمكنكما الذهاب مبكراً في الموعد القادم، والجلوس بشكل عمودي وانظرا بجانب من ستجلس كل فتاة. |
| Ve yüzde bes sansla kiçinin üstünde oturacak misin? | Open Subtitles | وبناء على هذه النسبة ستجلس ولا تفعل شيئاً |
| Duvara doğru oturacak mısın, ki kapıyı açayım? | Open Subtitles | هل ستجلس عند الجدار حتى افتح ..الباب وأضع الطعام لك .. |
| Sen stres attın, Dorothy'nin oturacak sandalyesi olmayacak. | Open Subtitles | هل ينفخون بعض البخار، وحصلت لدوروثي شيء للجلوس عليها. |
| Yataktan başka oturacak yer yok. | Open Subtitles | ليس هناك مكان للجلوس هنا عدا هذا السرير اللعين |
| Başka oturacak yer yoktu, bu yüzden ürkütücü bakışını kes. | Open Subtitles | لا يوجد مكان آخر للجلوس, بإمكانك أن تنهي تلك النظرة المخيفة |
| Ellerimiz bağlı böylece oturacak mıyız? İnsanlarımızın onu intikam için öldürmesine izin mi vereceğiz? | Open Subtitles | سنجلس خالي الوفاض ونترك قومنا يقتلونها ؟ |
| Ne istediğin söyleyecek misin ya da garip ve sessizce oturacak mısın? | Open Subtitles | هل ستخبريني بما تريدين ؟ أم ستجلسين هنا تتصرفين بغرابة وصمت |
| Sessizce kenarda mı oturacak? | Open Subtitles | أتظنين إنها ستكتفي بالجلوس بهدوء في مكانها؟ |
| Belki de ikiniz birlikte oturmalısınız, ben oturacak başka bir yer bulurum. | Open Subtitles | ربما يجدر بكما الجلوس معاّ و انا سأجلس فى اي مكان اخر |
| Peki ne yapacaksın, hepimiz yanana kadar burada oturacak mısın? | Open Subtitles | ماذا ستفعلين إذن، ستظلين جالسة حتىنحترق؟ |
| Oğlun düğünde gelin arabasında oturacak. Eyvah! Buna hazır olmalısın! | Open Subtitles | ابنك يركب عربة العروس |
| Bu sevimsiz dairede kendine üzülerek oturacak mısın? | Open Subtitles | هل ستبقى جالساً هنا تشعر بالاسى على نفسك؟ |
| Belki de o sandalyede oturacak kadar güçlü değilsindir. | Open Subtitles | ربما أنت لست قوياً جداً لتجلس على ذلك المقعد |
| Korkarım bundan daha fazlası gerekecek ve oturacak bir yere ihtiyacım var. | Open Subtitles | أخشى أنّ ذلك سيتطلب براعة أكبر بقليل، وسأحتاج إلى مكان لأجلس فيه. |
| Şayet buna benzer buna benzer bir isyan Polonya'da meydana gelirse yine böyle oturacak mıyız? | Open Subtitles | أسنجلس مجددًا كالمعتاد لو أنّ هذا ... لو أنّ هذا اللون من الثورات حدث في بولندا؟ |
| Şimdi kafasını kazıtıp havaalanında yere oturacak. | Open Subtitles | الآن سيحلق رأسه ويجلس على الأرضية في المطار |