| Stalin ve Churchill, Yalta'da Franklin D. Roosevelt ile oturdular. | Open Subtitles | ستالين و تشرشل جلسوا كذلك أمام فرانكلين روزفلت في يالتاه |
| Stalin ve Churchill, Yalta'da Franklin D. Roosevelt ile oturdular. | Open Subtitles | ستالين و تشرشل جلسوا كذلك أمام فرانكلين روزفلت في يالتاه |
| Mühendislerin hepsi masanın bir ucunda oturdular, tasarımcılar ise benimle masanın diğer ucunda, son derece sessizce. | TED | المهندسون جلسوا هادئين على طرف من الطاولة, و أنا و المصممين جلسنا على الطرف الآخر, بصمت شديد. |
| Mutfakta oturdular ve suyun iyi olduğunu söylediler. | Open Subtitles | جلسوا في المطبخ وقالوا لي أن لا خطب فيها |
| Dün oğullarım öfkeyle atıp tutarak karşıma geçip oturdular. | Open Subtitles | أمس, ولديّ جلسا قُبالتي، يشتمان ويصرخان. |
| Neden oturdular çocuklar? | Open Subtitles | لماذا هم يهبطون ، يافتيان؟ |
| oturdular yaşlı konaklarda kısır asilzadeler, hanedanlık armalarına dalarak ya da soğuk yüce kulelerde yıldızların meselelerine kafa yorarak. | Open Subtitles | الملوك العقيمون جلسوا في قاعاتهم الهرمة و ظلوا يبتكرون الشعارات النبيلة ،أو في أبراج باردة، عالية يسألون النجوم |
| Diğerleri kaçarken onlar sönmek üzere olan ateşin yanında sessizce oturdular ve sükûnet içinde donarak öldüler. | Open Subtitles | الآخرون هربوا جلسوا هادئين عند النار وتجمدوا بهدوء |
| Ve o zamandan beri evde kimse yoktu belli ki sadece dinlenmek için içeride oturdular. | Open Subtitles | و بما أنه لا يوجد أحد في منزل يبدوا أنهم جلسوا عند مدخل المنزل ليستريحوا |
| oturdular ve yerel Kongre üyelerine mektup yazdılar. | Open Subtitles | جلسوا في الواقع وبعثوا لعضو الكونغرس الممثل لهم |
| Orada usulca oturdular ve ''Hadi imzalayalım.'' | TED | جلسوا فقط وشاهدوا: "أعطونا فقط، دعونا نوقع. |
| "Etrafımda oturdular, kitabı kendileri okuyorlar, beni okurken dinliyorlardı, ve bir çeşit cennet geri gelmişti." | TED | " لقد جلسوا في الجوار، يقرأون الكتاب بأنفسهم، يستمعون لي وأنا أقرأ الكتاب، ونوع من الجنة تم إستعادتها." |
| Orada 3 saatten fazla oturdular. | Open Subtitles | . جلسوا هناك لأكثر من ثلاث ساعات |
| -Çoktan yemeğe oturdular. -Teşekkür ederim. | Open Subtitles | لقد جلسوا على طاولة الطعام مسبقاً - شكراً - |
| Kafalarını çevirdiler. Sessizce oturdular. | Open Subtitles | أشاحوا بنظرهم لكنهم جلسوا صامتين |
| Öğle yemeğine oturdular. | Open Subtitles | للتوّ جلسوا على مائدة الغداء. |
| Otoparkta epey bir oturdular. | Open Subtitles | جلسوا في موقف السيارات قليلاً |
| Fakat onlar sessizce yerlerinde oturdular. | Open Subtitles | لكنهم جميعاً جلسوا صامتين |
| Terasta oturdular ve birçok balıkçı ihtiyar adamla alay ediyordu. | Open Subtitles | جلسا على المصطبة و العديد من الصيادين " " كانوا يتندرون على الرجل العجوز |