| Bir yere gittiğim yok, Oyster Bay trenle 40 dakika mesafede. | Open Subtitles | أنا لن اذهب بعيداً, أنا على بعد رحلة 40 دقيقه بالقطار من أويستر باي |
| Hiç Blue Oyster Cult bileti var mı? | Open Subtitles | ألديكَ تذاكر لحفل فرقة"بلو أويستر كولت"؟ |
| Hayır, hiç Blue Oyster Cult biletim yok. | Open Subtitles | كلّا , ليسَ لديّ تذاكر حفل فرقة "بلو أويستر كولت". |
| Biliyor musunuz, 73'te Kiss, Blue Oyster Cult'ın alt grubuydu. | Open Subtitles | كما تعلمون، في '73، كان کیس لفتح المحار الأزرق عبادة. |
| Anlat bana Craig. 'Blue Oyster Cult'ı sever misin? | Open Subtitles | أخبرني كريغ , هل أنت من أتباع المحار الأزرق؟ |
| Hani senin Oyster koyuna gömmeden önce senin, kendi silahınla vurduğum arkadaşın. | Open Subtitles | قبل أن تدفنه في (أوستر باي) أريدُكَ أن تسحب ملفاً، من أجلي |
| Harika 45 dakika sonra Ekins Oyster Bar da buluşalım | Open Subtitles | عظيم اذن قابلنى فى بار اكينز اوستر بعد 45 دقيقة |
| Blue Oyster Cult Kiss'in alt grubu oldu. | Open Subtitles | تم الزرقاء أويستر عبادة فتح للکیس. |
| Oyster Limanı'ndaki Abbotts kasaba evinde çalıştınız mı? | Open Subtitles | هل عملتي بالمنزل الريفي "لأسرة "أبوت" ب "أويستر باي |
| Şu nasıl? Blue Oyster Cult'ın Solisti. | Open Subtitles | كيف إذا المغني الأزرق أويستر عبادة؟ |
| Bir hafta sonu Oyster Körfezine gittim | Open Subtitles | كُلُّ ما عليّ فِعلهُ هو الذّهاب لخليج ... أويستر" في نِهاية الأسبوع" |
| Tam da Stills'in kaybolduğu gece Oyster Körfezinden evine telefon açmışsın. | Open Subtitles | لقد أجريتَ اتّصالًا من (أويستر باي) إلى منزلك في نفس اللّيلة التي اختفي فيها (ستلز). |
| Perşembe günü gecenin ikisinde Oyster Körfezinde olmanın bir nedeni var mı? | Open Subtitles | لماذا كنتَ في (أويستر باي) يوم الخميس في السّاعة الثّانية صباحًا؟ |
| Bir zaman ve yer belirle, biz sana kurbağanın götündeki kılların resmini ya da bu davada olduğu gibi Oyster Körfezindeki bozulmuş yer şekillerinin resmini gönderelim. | Open Subtitles | إن تختار مكانًا ووقتًا نُرسل إليك صورةً بأدقّ التّفاصيل، وفي حالتك، صورةً بأرضٍ مكدّرة في (أويستر باي). |
| Adam Oyster Bay'de demirleyen bir yatta çalışıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يعمل على متن يخت راسية قبالة خليج المحار. |
| - Şansımız varsa Nina hâlâ Oyster Bay'de olabilir. | Open Subtitles | إذا حالفنا الحظ، نينا قد تكون لا تزال في خليج المحار. |
| Burası eskiden Oyster Adası olarak bilinirdi. | Open Subtitles | في الحقيقة كانت تسمى اصلاً بــ "جزيرة المحار" |
| Oyster Barda akıl hocası dediği bir adamla görüşme yemeği yiyiyorlarmış. | Open Subtitles | "كُلّ يوم ثلاثاء في "حانة المحار في المحطةِ المركزيةِ الكبيرة "مع رجل إعتبره ناصحه" |
| Bir zamanlar, Oyster koyunda onu öldürmeye çalıştığınızı hatırlıyor gibiyim. | Open Subtitles | يبدو أنني أتذكر أنّكَ كنتَ تريد أخذه إلى (أوستر باي)، ذات مرة |
| Hayýr Nick, Oyster Bar'a iki tek atmaya gidiyorum. | Open Subtitles | لا، (نيك)، سوف أذهب لأحتسي القليل (من حانة (أوستر هاوس |
| - Güzel yermiş. - Oyster Koyu. | Open Subtitles | بقعة جميلة - (إنها (أوستر باي - |
| SanaRoadIsland'da soğuk bir bahar gecesinde... ...birparkalanındagebekaldım. Oyster Swallow Koyu'nda. | Open Subtitles | لقد ولدتِ في ايرلندا الشمالية وكان الجو بارداً جدا في اوستر كولد |
| Blue Oyster Bar'da büyük bir kavga çıkmış. | Open Subtitles | هناك معركة ضخمة في حانة المحارِ الأزرقِ. |