| prensle görüştükten hemen sonra ayrılmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أنوي المغادرة بما أنني تحدثت مع الأمير |
| Sonra prensle prenses evlenmişler ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar. | Open Subtitles | ثم الأمير والأميرة .. تزوجوا وعاشوا حياة سعيدة أبدية |
| Derken bir gece genç bir prensle karşılaşır ve prens kadına aşık olur. | Open Subtitles | , و في ليلة ما , قابلت ذلك الأمير الصغير . و وقع بالحب معها |
| Bir prensle çıkmak normal birisiyle çıkmaktan çok da farklı değil. | Open Subtitles | حسنا , مواعدة أمير ليست مختلفة عن مواعدة أي شخص أخر |
| Ohh! Neden yaşlı bir prensle evlenmesi gerektiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | مازلت لا أري لماذا عليها أن تتزوج أمير عجوز؟ |
| fakat o sadece bir prensle evlenebilir.bundan eminim. | Open Subtitles | ولكني أظن بأن القانون يقول بأن أميراً فقط يمكنه أن يتزوج أميرة |
| Skywalker! Bir şansımız var! Ahsoka prensle kal. | Open Subtitles | سكاي وكر لدينا فرصة واحدة اسوكا ابقي مع الامير |
| Evet, istediğin buysa, biz prensle burada bekleriz. | Open Subtitles | أجل ، إذا كان هذا ما تريدينه فسنكون هنا مع الأمير |
| Benimkisi küçük prensle oldu. | Open Subtitles | حسنا ، بالنسبة لي كان الامر مختلف مع الأمير الصغير |
| Artık prensle görüşmeyi bırakman en doğrusu olur. | Open Subtitles | من الان وصاعداً إنه من الأفضل التوقف عن مشاهدة الأمير |
| Merak ediyorum hangi kız o prensle evliliğe doğru gider ki.. | Open Subtitles | أنني اتسائل من هي الفتاة التي سيتزوجها الأمير |
| Bu akşam sizi prensle beraber göreceğiz sanırım. | Open Subtitles | أتوقّع أن أراكِ الليلة مع الأمير في الحقيقة أنا لست ذاهبة مع الأمير |
| Hayır, ben prensle görüşecek kadar iyi giyinmedim. | Open Subtitles | كلا فأنا لم ألبس لباس لائق بمقابلة الأمير |
| - Senin İsviçre'de prensle çıkıyor olman gerekiyordu. | Open Subtitles | من المفترض أنك في سويسرا وتواعدين الأمير |
| Bir prensle konuşulduğu zaman karşı taraf, onun konuyu açmasını bekler sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن عند الحديث مع أمير، من اللائق انتظار الأمير أن يختار موضوعاً. |
| prensle güçlü bir bağ kuracak mı... yoksa yalnız mı devam edecek? | Open Subtitles | إن كانت ستشكل اتحاد قوي مع أمير أم ستكمل وحدها |
| Luce'nin bir prensle evli olduğunu söylüyorlar, ama adamın o kadar çok karısı varmış ki, onu Amerika'ya göndermiş. | Open Subtitles | انجلو: أنهم يقولون بأن لوسي كانت متزوجة من أمير ولكن كانت عنده زوجات كثيرات لذلك ارسلها الى اميركا |
| Lütfen gitme. Bir prensle randevulaşmak umurumda bile değil. | Open Subtitles | أرجوكِ لا تذهبِ أنا لا أهتم بمواعدة أمير |
| Yeter ki bir prensle evlenip prenses olayım. | Open Subtitles | لو كان ذلك سيجعلني أتزوج أميراً وأكون أميرة |
| Sanıyorum yarın akşamki ziyafete prensle gideceksiniz, bu yüzden benimle gitmenizi rica etmiyorum, fakat, ah, daha iyi bir fikrim var. | Open Subtitles | حسنآ ,افترض بأنك ستذهبين للوليمه مع الامير غدآ مساء لذلك اسألك ان ترافقيني بدلا منه |
| Kuipers ile konuşacağım, hatta prensle bile olabilir. | Open Subtitles | سأتكلم مع كيبرس حول ذلك وحتى لو صعدتها للأمير |
| Hiç bir prensin başka bir prensle tanışıp sonsuza dek mutlu olduğu hikaye var mı? | Open Subtitles | لا توجد حكاية خرافية حيث يلتقي أمير بأمير آخر ويعيشان حياتهما بسعادة أبدية. |
| Wallis prensle olan aşkından önce iki evlilik yapmıştı. | Open Subtitles | والي و وليام وينثروب مانهاتن 1998 قبل علاقتها بالأمير |