| Radyo programım! | Open Subtitles | إنه برنامجي الإذاعي، أي مصدرٍ أفضل من برنامجي؟ |
| Benim programım telefon hattını izliyor ve... beni yakalamak isteyenlerin modemini bozuyor böylece beni bulamıyorlar. | Open Subtitles | برنامجي يَستولى على خَطِّ الهاتفَ من يحاول أن يقتفي أثري و يسيطر على أجهزة المودم لديهم فلا يتمكنوا من الأتصال |
| Aklıma gelmişken, yeni eğitim programım yüzünden bir dersi bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | هذا يذكرني بأنه مع جدول التدريب الجديد سيكون عليّ ترك مقرر دراسي |
| Annem, burada kalmamın benim bekâret koruma programım olacağını düşünüyor. | Open Subtitles | امي تعتقد ان هذا مثل وضعي في برنامج حماية العذرية |
| Bu aralar programım dolu Rossi, bebek için hazırlanıyorum malum. | Open Subtitles | جدولي مزدحم هذه الأيام, روسي, كما تعلم, الإستعداد لقدوم الطفل |
| İyi olurdu ama programım iki dakika sonra başlıyor. | Open Subtitles | أحب هذا و لكن برنامجي سيبدأ بعد دقيقتين في الحقيقه لا |
| Hayır, sağol. Benim kendi Koruma programım var. | Open Subtitles | لا شكرا, لدي برنامجي الشخصي لحماية الشهود |
| Beni suçlayabilirsin, ama programım hakkında ileri geri konuşma. | Open Subtitles | ألق اللوم على كما تشاء لكن لاتتكلم أبداً عن برنامجي |
| programım birkaç veri bankasını tarayarak bu malzemelerin nereye gönderildiğini bulacak. | Open Subtitles | الآن ، برنامجي هذا سوف يقوم بمسح مُضاعف على قواعد البيانات للبحث عن أيّ شحنات من ذلك الترس |
| Benim on haftalık programım sayesinde ona yeniden çocuk olmayı öğretebilirim. | Open Subtitles | برنامجي المكوّن من 10 أسابيع يمكن أن يساعدها لتتعلم كيف تكون طفلة مجدداً |
| Size kendimi ne kadar tanıtmak istesem de bugünümü dolduran bir programım var. | Open Subtitles | بقدر ما أُحبُّ أن ألقّنكِ الآداب بنفسي، لكنّ جدول اليوم ممتلئ عن آخره. |
| Senin planların nedir bilmiyorum, ama benim bir programım var. | Open Subtitles | إننى لا أعرف ما هى خططك و لكن لدى جدول زمنى |
| Pazar günleri senin bilmediğin bir programım var. | Open Subtitles | إن لدي جدول معين أسير عليه كل يوم أحد ولا تعرفون عنه شيئاً. |
| Bu arada, garajımda urania üretiyorum, böylece nükleer programım İranlılar kadar gelişmiş. | TED | وبالمناسبة، أصنع كعكاً أصفر في مرآبي، لذا فبرنامجي النووي متقدم بقدر برنامج الإيرانيين. |
| Bir parçam nükleer programım olması gerektiğini düşünüyor, diğer kısmım güvenilir olmadığımı düşünüyor. | TED | جزء مني يعتقد أنه يجب أن يكون لي برنامج نووي، الجزء الآخر يعتقد أنّه لا يمكن أن أكون موضع ثقة. |
| Evet birkaç filmde oynadım ve bir televizyon programım var. | Open Subtitles | نعم عَملتُ بَعْض الأفلامِ في برنامج تلفزيوني |
| Haftaya programım değişiyor, böylece... | Open Subtitles | ..سيتغير جدولي الأسبوع القادم لذا يمكنني |
| programım nasıl hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | إنه مجرد أنه ليس لديَّ فكرة عما هو جدولي. |
| Gitmek istesem bile programım elvermez. | Open Subtitles | حتى اذا قررت الذهاب جدولي لا يسمج لي بالذهاب |
| İşte benim programım! Haydi yavrum, beni heyecanlandırıyorsun. | Open Subtitles | هذا هو برنامجى هيا حبيبتى انتى تجعلينى مثارا |
| Gitmem gerek. Biri bu gece beni hiç uyutmadı. O yüzden bütün programım şaştı. | Open Subtitles | تعرفون ، أنا أحتاج للإسراع لأن جدولى بالكامل مشحون لأن شخص ما أبقانى مستيقظة طوال الليل |
| programım bu şirketten bir memura karşı işlem yapmaya müsade etmiyor. | Open Subtitles | -لن تسمح لي برمجتي بالتصرف ضد موظف لهذه الشركة |
| Başkan. programım çok dolu. | Open Subtitles | سيّديالرئيسالمنتخب، أنا ملتزم بجدول صارم. |
| Böylece önce yerel haber kanallarında başladım sonra NBC'ye bağlı bir kanala geçtim en sonunda da araştırma raporlarımı sunduğum kendi programım oldu. | Open Subtitles | لذا بدأتُ بالأخبار المحلية NBC ثمَّ انضممت كمذيعة لشبكة قبلَ أن أعرض مسلسلي الخاص بالتقارير التحقيقية |
| Yeni programım hakkında çok iyi haberler var. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي أخبارُ رائعة حول برنامجِي الجديدِ. |
| Gördüğünüz gibi, son derece yoğun bir programım var bugün, çok meşgul alacağım. | Open Subtitles | فلديها جدول أعمالي وهو مزدحم للغاية اليوم, لذلك وقتي ضيق |