| Kedili saatini geri istemediği için gizliden gizliye rahatlamıştım çünkü varoşlardaki cadılar bayramı gibi saate karşı da içimde büyüyen bir şeyler vardı. | Open Subtitles | كنت مرتاحة بشكل سريّ أنها لم تطلب أن تأخذ الساعة التي على شكل قطة لانه مثل الضواحي في الهالوين |
| Bana seçme şansı verilmemişti ama sırlarımın açığa çıkmasından dolayı rahatlamıştım. | Open Subtitles | لم أكن أملك الخيار لكن أعتقد أنني مرتاحة أن جميع أسراري أنكشفت |
| Başta benim gibi birisi olduğunu anladığımda rahatlamıştım. | Open Subtitles | ارتحت في البداية عندما علمت أن ثمة شخص مثلي |
| Demin biraz rahatlamıştım ama, şimdi gene çıldırıyorum. | Open Subtitles | في البداية ارتحت ولكني الآن خائف نوعاً ما |
| Öyle rahatlamıştım ki kendime ve Tanrı'ya ona yardım etmek etmek için ne gerekirse yapacağıma yemin ettim. | Open Subtitles | لقد كنت مرتاحاً جداً, لدرجة انني تعهدت لنفسي ولله أنني سأفعل أي شيء أستطيعه لمساعدتها |
| İyi olduğunu duyunca çok rahatlamıştım. | Open Subtitles | كنت مرتاحاً جداً انه كان بخير |
| O karar benim adıma verilince çok rahatlamıştım. | Open Subtitles | شعرت بالارتياح بحيث تم اتخاذ قرار بالنسبة لي. |
| Şaşırmıştım ama rahatlamıştım. | TED | لقد تفأجأت إلا أنني شعرتُ بالراحة |
| Bu yüzden bana mesaj atıp evine gelmemi söylediğinde çok rahatlamıştım. | Open Subtitles | لذا شعرت بالإرتياح حين وصلتني رسالة تطلب مني الحضور لمنزله |
| Her ne kadar korksam da hislerimi saklamak zorunda olmadığım için rahatlamıştım. | Open Subtitles | رغم أنني كنت خائفة، كنت مرتاحة لست مضطرة لأن أخفي مشاعري بعد الآن |
| Ama rahatlamıştım da. | Open Subtitles | لكنني كنت مرتاحة ايضا. |
| rahatlamıştım. | Open Subtitles | مرتاحة |
| rahatlamıştım. | Open Subtitles | مرتاحة |
| Onun hakkında yanılmadığım için rahatlamıştım. - 752... | Open Subtitles | لقد ارتحت كثيراً لأنني كنت محقة بشأنه. |
| Aslında artık bir yalanla yaşamadığım için rahatlamıştım. | Open Subtitles | في الواقع ارتحت من العيش في كذبة |
| Çok rahatlamıştım. | Open Subtitles | لقد كنت مرتاحاً جداً |
| Açıkçası rahatlamıştım. Randy, abi olmaya kabul edilmedi bunu ona hiçbir zaman söyleyemedim. | Open Subtitles | ... لقد كنت مرتاحاً نوعاً ما لأنه لم يتم قبول ( راندي ) كأخ كبير , لكنني |
| rahatlamıştım. | Open Subtitles | . كنت مرتاحاً |
| Bunu duyduğumda, oldukça rahatlamıştım. | TED | الآن عندما سمعت هذا، شعرت بالارتياح. |
| Ama ne kadar güçlü olduğunu öğrendiğim zaman oldukça rahatlamıştım. | Open Subtitles | لكن عندما علمت مدى قوّتك شعرت بالارتياح |
| Onu teselli edecek birini bulduğuna rahatlamıştım. | Open Subtitles | مكسور، ضائع... لذلكَ شعرتُ بالراحة أنه وجد شخصاً ما يواسيه |
| Bu yüzden, birinin kafasını uçurduğu için tutuklandığında, açıkçası rahatlamıştım. | Open Subtitles | لذلك، عندما ألقي القبض عليه بالفعل لتفجيره رأس شخصاً ما. لقد شعرت بالإرتياح التام، لأكون صريحة. |