| Onu neyin rahatsız ettiğini anlayabilecek biri varsa, o da benim. | Open Subtitles | يمكنني قراءة مشاعره وإن كان يمكنه معرفة ما يضايقه فهو أنا |
| Vicdanının onu rahatsız ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | اعلم ان ضميره يضايقه الان، يا سيدتي |
| Onu rahatsız ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | توقعت أنه يضايقه |
| Babam, bir gencin, senin kız kardeşini arayıp rahatsız ettiğini söylüyordu. | Open Subtitles | أن هناك شخصاً يضايقها بإتصالاته التليفونية |
| Hayatının tehlikede olduğunu söyleyerek, onu rahatsız ettiğini anlattı. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنه كان يضايقها وأنها كانت خائفة على حياتها |
| Seni gece neyin rahatsız ettiğini gördün mü ? | Open Subtitles | هل رأيت ما يزعجك في الليل؟ |
| Seni gece neyin rahatsız ettiğini görebildin mi? | Open Subtitles | هل رأيت ما يزعجك في الليل؟ |