| İngiliz'in dolabını yağmalamak, rahibeyle çıkmaya benziyor. | Open Subtitles | مهاجمة ثلاجة رجل أنجليزي مثل مواعده راهبة |
| Angela adında bir rahibeyle buluşacağız. | Open Subtitles | سنلتقي أولاً مع راهبة تدعى الأخت أنجيلا. |
| Geçen sefer, bir rahibeyle akşam yemeğinin sana ne faydası olacağını bilmiyordun. | Open Subtitles | فى المرة الماضية ، قلت قلت انك لا تعلم ما تفعله فى عشاء ، مع راهبة |
| - Bir rahibeyle konuşmalıyım. | Open Subtitles | - أريد التحدث مع الكاهنة - |
| Pekala, gördünüz, kuzeyden geliyordum ve bu rahibeyle karşılaştım... | Open Subtitles | لي صديق في الشمال وجد هذه الراهبة فأخبرني بأمرها... |
| Sonumun travesti bir rahibeyle olacağını düşünüyor. | Open Subtitles | إنها تعتقد أن الأمر سينتهي بي على طائرة إنقاذ مع راهبة متحولة الجنس |
| Orada bir rahibeyle tanıştım. Baş örtüsünü denememe izin verdi. | Open Subtitles | ولكني قابلت راهبة وجعلتني أرتدي ردائها |
| Papazla konuşmadım. Baş rahibeyle konuştum. | Open Subtitles | لم أتكلّم مع القس وإنما مع راهبة |
| rahibeyle gelmişlerdi. | Open Subtitles | كانت برفقتهم راهبة. |
| Baş rahibeyle. | Open Subtitles | الكاهنة العليا |
| Evet. - rahibeyle haham fıkrasını duydun mu? | Open Subtitles | هل سمعت الدعابة عن الراهبة والحاخام؟ |
| Meksika'da bir rahibeyle tanıştım, Rahibe Lupe. | Open Subtitles | قابلتُ هذه الراهبة الأخت (لوبيه)، عندما أرسلتني إلى المكسيك، |