| Size bir rehber, iz sürücüler ve seçtiğiniz bir silah sağlanacak. | Open Subtitles | سوف يكون معك دليل وأناس يقتفون أثرك و السلاح الذى تفضله |
| Empire State Binasını pusula, harita ve rehber ile bulamadı. | Open Subtitles | لم تستطع ايجاد برج التجارة ببوصلة او خريطة او دليل |
| Bedevi rehber, O' na ve arkadaşı Ebu Bekir' e öncülük edip haziran sıcağında, çölün insan ayağı değmemiş bölgelerinde kaçmalarını sağladı. | Open Subtitles | الدليل البدوى قاده هو و رفيقه أبو بكر فى رحلة هروبهم فى طرق غير مؤهولة فى الصحراء وفى حرارة أيام شهر يونيو |
| Bence elinde kamera olan kişi rehber. Tripodun üstündeki büyük kamerayı diyorum. | Open Subtitles | اعتقد ان المرشد هو ذلك الشخص الدي يحمل الكاميرا الكاميرا على الحامل |
| O NIS Sergi Sarayı'nda rehber. | Open Subtitles | إنها مرشدة فى متحف إن ,أى ,إس للتاريخ الوطنى |
| -Çocuklarla seks hakkında konuşmak için bir rehber. | Open Subtitles | ما هذا؟ إنه كتاب إرشاد عن كيفية التحدث مع أولادك بالأمور الجنسية |
| rehber o kadar kötü ki yanımıza gelmektense donmayı mı tercih ediyorlar? | Open Subtitles | دليل الهاتف سيء للغاية لدرجة أنهن يفضلن التجمد على أن يكن بقربنا؟ |
| Bilirsiniz, ayrıca "Aptallar İçin Toplu rehber" adında da bir kitap var. | TED | أتعرفون، لقد وجدت كتاب يسمى دليل الأغبياء الكامل |
| Güney Kutbu buzdağları içindeki mağaralara dalan ilk kişi olmaya karar verdiğimde bir rehber kitap yoktu. | TED | لم يكن هناك دليل ارشادي متاحًا لي حين قررت أن أكون أول شخص يغوص الكهوف داخل الجبال الجليدية في أنتارتيكا. |
| Ve arada binicilik hocası, Alpli rehber... | Open Subtitles | و بينهما هناك مدرب الخيول و الدليل الألبيني. |
| Kanadalı hokey oyucusu... ..Alpli rehber, gamzeler. | Open Subtitles | لاعب كرة الجليد الكندي. الدليل الألبيني، الدمامل. |
| rehber öğretmen resim öğretmeninin ona verdiği bu resimleri dosyalamış. | Open Subtitles | المرشد التربوي لديه هذه الرسومات بملف سلمها إليه معلمك للفن |
| çünkü huzur evi sakinleri bana fon sağlamışlardı ve rehber köpeğim ve kazandığım becerilerim vardı. | TED | بسبب كبار المسنين الذين استثمروا نقودهم فيً والكلب المرشد ومجموعة المهارات التي اكتسبتها |
| Ben aslında rehber öğretmenin, boşluğu dolduruyorum. | Open Subtitles | أنا فقط مرشدة أكاديمية أسد فراغ تدريب السلة |
| rehber öğretmenle mi konuşuyorum, yoksa eşimle mi? | Open Subtitles | هل أتحدث لموجه إرشاد ؟ أم أتحدث لزوجتي ؟ |
| - Milyon dolara iddiaya girerim o bir rehber öğretmen. | Open Subtitles | كيف علمتي؟ واراهنك على مليون دولار بان لديه مستشار توجيهي |
| Ama rehber olmak için kimin beyne ihtiyacı var ki? | Open Subtitles | و لكن ما حاجة الدماغ لتكون مرشداً على أية حال ؟ |
| Lütfen rahatsız olma. Bu, şoförün rehber köpeği. | Open Subtitles | أرجوك لا تخف إنها كلبة السائق المرشدة فحسب |
| California'dan Bayan Brenda, onun sırasından geçen tüm öğrencileri çok dikkatli bir şekilde süzüyor ve aksi bir şey gördüğünde rehber öğretmeni bilgilendiriyor. | TED | هنالك السيد بريندا في كاليفورنيا. والذي يراقب كل طالب يمر من الطابور ثم يزود المستشار الموجه بالمعلومات ما إن كان هنالك أي نقص. |
| rehber olmadan kendimi kolaylıkla ördek göletinde bulabilirim. | Open Subtitles | وبلا توجيه فقد أجد نفسي في بركة البط بسهولة. |
| Gerçeklik, insan mutluluğu için iyi bir rehber değildir. | TED | والواقع تحديداً ليس دليلاً جيداً لسعادة الانسان |
| Bir teknede ancak tek rehber için yer var. | Open Subtitles | مهلاً، الآن لا يوجد مكان على القارب إلا لمرشد واحد |
| Eğer lisedeki rehber öğretmenim bunun fotoğraflarını gösterseydi çok daha sıkı çalışırdım. | Open Subtitles | اذا مستشاري التوجيهي أراني هذه الصور انا من الممكن أنني كنت أدرس بجدّ في الثانويه |
| Aslında rehber köpekleri yalnızca yol gösterdikleri kişiler için değildir. | Open Subtitles | في الحقيقة، كلب الإرشاد ليسَ فقط للشخص الذي يقوم بإرشادِه |
| Bu arada, mükemmel rehber kitabını okudum. | Open Subtitles | على فكرة , لقد قرئتُ كتيب الأرشاد الرائع الخاص بكِ |